20 Mayıs 2012 Pazar günü ''Müslüman kadın ve İslamofobi'' konulu konferans gerçekleşti.

Ditib Bağnolet konferans salonunda gerçekleşen Fransa ditib aile İrşat bürosunu gerçekleştirdigi ''Avrupa'da Kadın ve İslamafobi'' konulu konferans Din Hizmetleri Müşaviri İzzet Er'in açılış konuşması ile başladı. Er uzaktan yakından konferansa iştirak eden hanımlara bu tür konferanslara gösterdikleri ilgi ve alâkadan dolayı hepsine ayrı ayrı teşekkür etti.

Programa Konuşmacı olarak katılan (İstanbul Zeytin burnu İlçesi Kuran Kursu öğreticisi)Tuba Er Sertel ise avrupa'nın İslam ile yakından ilk tanıştıgı Endülüs islam devleti ve Tarık Bin Ziyad ile başlayan tarihi süreçten bugüne kadar avrupadaki islam ve buna pararlel olarak gelişen islamofobi hakkında programa iştirak eden izleyici hanımları bilgilendirdi.

Program sonrasında Paris Kutlu dogum programında destek ve yardımlarını esirgemeyen bütün derneklerin kadın kollarına teşekkür belgeleri takdim edildi.

     İslamofobi nedir?

 İslamofobi kelimesi anlam olarak "İslam korkusu" demektir. Terim olarak İslam'dan ve müslümanlardan korkma, çekinme iç güdüsünü ifade eder. Kelime ilk kez 1991 yılında kullanılmış olup 11 Eylül saldırılarıyla gündeme getirilmiştir. Tarihi kökleri İspanya'da Endülüs'ün İslam tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensublarının yaptığı propagandalar ile fikir zemini Hristiyanlığa karşı tehditler ve tehlikeler üzerinde oluşturulmuş olan "islamofobi", İslam ile Hrıstiyanlar arasındaki ilişkilerin, tanışıklığın yaygınlık kazanması ile yüzyıllar içerisinde azalmış iken yaklaşık son 10 yıldır yeniden popülarite kazanmıştır. Bu popülaritesinde Huntington'un ünlü "Medeniyetler Çatışması" makalesinde İslam'ı Batı için bir potansiyel düşmanlık odağı olarak lanse etmesinin önemli bir etkisi olmuştur. Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde New-York'taki "İkiz Kuleler" saldırılarından sonra Hristiyan dünyasında daha önceki yabancı düşmanı ırkçı eğilimlerden kaynaklanan yeni bir durumdur. Avrupa ülkelerinde işsizlik; nüfusun yaşlanması gibi yeni durumların beslediği yabancı düşmanlıklarının en önemli öznesi olarak müslümanlardan korku giderek bir paranoyaya dönüşmüştür. Bu paranoyanın bazı güç odakları tarafından manüple edildiği de düşünülmektedir. İslam'ı ve müslümanları Avrupa kültürü ve materyalist hayat tarzı için "potansiyel düşman" olarak gören Batı intelijansiyası içindeki ırkçı eğilimler politika belirleyici odakları etkilemeye çalışıp "Avrupa'dan başta Türkler olmak üzere tüm müslümanların "tehcir"i ; sürülmesi gibi bir aşırı noktaya kadar gelindiği belirtilmektedir.

.

Yorumlar