• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis
Paris'te geçmişten günümüze selefilik hareketleri konulu bir konferans düzenlendi.
Prof.Dr. Ahmet Saim Klavuz
1954 tarihinde Aydın’Bozdoğan’da doğdu. İlkokulu Bozdoğan Merkez İlkokulu’nda okudu. Ortaöğrenimini Ankara ve Denizli İmam-Hatip Liseleri’nde tamamladı (1971). Bornova (İzmir) Müftülüğü Din Görevlilerini Kontrol Memuru (murakıp) olarak 1972 yılında memuriyete başladı. 1975 yılında İzmir Yüksek İslâm Enstitüsü’nü bitirdi. Aynı yıl İzmir İmam-Hatip Lisesi’nde öğretmenliğe başladı. 1977 yılı Şubat’ında Bursa Yüksek İslâm Enstitüsü’ne Kelâm ve İslâm Düşüncesi Asistanı olarak atandı.


Askerlik hizmetini 1980-1981 yılları arasında Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde yedek subay olarak yaptı. Bursa Yüksek İslâm Enstitüsü’nün İlâhiyat Fakültesi’ne dönüşmesinden sonra Kelâm Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 1983’te “İman ve Küfür Arasındaki Sınır” adlı teziyle doktor oldu. Temmuz 1984’te aynı anabilim dalında yardımcı doçentliğe atandı. Ekim 1989’da doçent, Ocak 1995’te profesör oldu. Çeşitli dönemlerde bölüm başkanlığı ve dekan yardımcılığı gibi idarî görevler üstlendi. Halen Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Kelâm Anabilim Dalı Başkanı ve dekanıdır. Evli, üç çocuk üç torun sahibidir. Arapça ve İngilizce bilmektedir. Bir çok İlâhiyat Fakültesi dergisinin hakem heyetinde yer alan Kılavuz’un yayımlanmış 12 kitabı bulunuyor.


      Fransa Gençler ditib tarafından geçmişten günümüze selefilik hareketleri konulu bir konferans düzenlendi.

      5 Nisan 2014 Cumartesi akşamı ditib merkezde 58 Rue de Lenine 93170 Bagnolet adresinde bulunan toplantı salonunda düzenlenen  konferansın başlığı ise Geçmişten günümüze "Çağdaş Dini Hareketker ve Selefizm" düzenlenen proğrama ise Uludağ Üniversitesinden Prof.Dr. Ahmet Saim Klavuz konuşmacı olarak katıldı.
   


Selefîlik nedir?..
     
ilgili video icin TIKLAYINIZ

    Günümüzde ilmin zayıflaması ve doğru ile yanlışın birbirine karıştırılmış olması sebebiyle bu tür akımlar, bazı iyi niyetli müslümanların aldanmasına, yanlış yollara sapmasına vesile olmaktadır.

Selef-i Salihîn’in anlayıp yaşadığı gibi anlayıp yaşama iddiasının vücut verdiği bir akımdır. İlk defa Mısır’da Cemaleddin Efganî ve öğrencisi Muhammed Abduh tarafından başlatılan “ İslâmî ıslah” hareketi, daha sonra Selefîlik adıyla anılan zümrenin doğmasına kaynaklık etmiştir.

Aşağı yukarı aynı dönemde bugünkü Suudi Arabistan’ın sınırları içinde bulunan Necid bölgesinde ortaya çıkan ve Mısır’daki hareket ile benzer söylemleri dillendiren Muhammed b. Abdilvehhab’ın yürüttüğü “ Vahhabîlik ” hareketine de daha sonra Selefîlik denmiştir.

Bu iki hareket arasında temelde önemli farklılıklar bulunmamakla birlikte, söz konusu iki akım şu noktalarda birbirlerinden ayrılır:

1. İtikadî sahada Vahhabîler Kelâm mezheplerini kabul etmezler. Ehl-i Sünnet’in iki büyük kelâm alimi Ebu Mansur el-Maturidî ve Ebu’l -Hasan el- Eş’arî Vahhabîler’e göre, saf İslâm akidesini kelamî deliller kullanmak ve aklı nakle (ayet ve hadislere) hakem kılmak suretiyle bulandırmışlardır. Özellikle müteşabih [2] ayet ve hadislerin Allah Tealâ’nın şanına ve yüceliğine uygun olarak tevil edilmesine şiddetle itiraz eden Vahhabîler, tasavvufa da aynı şiddetle karşı çıkarlar.

Efganî – Abduh çizgisi ise itikadî sahada kelâm alimlerinin kullandığı metoda temelde itiraz etmez; Felsefe, mantık ve kelâm gibi ilimleri reddetmez ve müteşabih ayet ve hadislerin, Allah Tealâ ile mahlukat arasında benzerlik kurulmaması için tevil edilmesi taraftarıdır.

2. Vahhabîler, fıkhî mezhep olarak İbn Teymiyye ve öğrencisi İbnu’l -Kayyım’ın çizgisini izler. Diğer mezhepleri ise istihsan, ıstıslah, mesalih-i mürsele … gibi delillere yer verdikleri için bid’atçilikle itham ederler.

Efganî – Abduh çizgisi ise genel olarak bir tek mezhebe mensubiyeti reddederek, bütün fıkhî mezhepleri birleştirme eğilimindedir.

Aralarındaki ihtilafları kısaca zikrettiğimiz bu iki cereyan, zaman içinde birbirine yaklaşarak “Selefî” diye anılmışlardır. Ortaya çıkış döneminden günümüze doğru ilerledikçe, Selefîlik akımının içine başka görüşler de katılmıştır. Dolayısıyla “ Selefîlik ” dendiği zaman akla her ferdinin aynı şekilde düşündüğü homojen bir gruptan ziyade, bazı görüşleri benimseyen kozmopolit bir kitle gelmektedir.

  
1428 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın