İslamofobiyi yıkan kareler 'kedi dostu imam'![]()
Efe'nin sokak kedilerine caminin kapılarını açması, vaaz verirken dahi onlara şefkat göstermesi, Avrupa basınının da ilgisini çekti. Hatta sosyal medyada paylaşılan bu fotoğraflar bazı gazete manşetlerinde "İslamofobi'yi yıkan kareler" olarak yansıtıldı. Sabah ezanıyla camiye giren, namaz sırasında etrafta dolaşan ya da bir kenarda kıvrılarak uykuya dalan hatta yavrularını tek tek minbere taşıyan kediler, cemaat tarafından da benimsendi. İmam Efe'nin, camideki kedilere gösterdiği şefkati gözlemleyen ve hayvan sevgisi üzerine verdiği vaazları dinleyen bazı vatandaşlar da kedi fobilerini yendi. Geçmiş medeniyete bakıldığında, şefkat ve merhamet merkezli örneklerin görüldüğünü belirten Efe, Eminönü Yeni Cami, Eyüp Cami, Fatih Cami'sinin avlularında güvercinlerin bulunduğunu ve insanların bu güvercinlere sadaka mahiyetinde yem ikram ettiğini, hatta bir ülkeden bir başka ülkeye göç ederken yaralanan göçmen kuşların tedavisini üstlenen Göçmen Kuşlar Vakfı'nın dahi kurulduğunu aktardı. "Peygamber Efendimiz abdest alırken kedinin biri geliyor su içmek için. Peygamber Efendimiz abdest alacağı o tastaki suyu kediye ikram ediyor. Kedi suyu içtikten sonra Peygamber Efendimiz aynen abdeste kaldığı yerden devam ediyor. En çok hadis rivayet eden rabilerden Ebu Hureyre, aslında farklı isimle bilinen bir zat. Peygamber Efendimiz, bir gün bu zatın elbisesinin içinde hareketlerin olduğunu görüyor ve diyor ki 'Bu nedir?'. Bu zat da bir yavru kedi çıkartıyor elbisesinin içinden. Peygamber Efendimiz bu zata 'Kedicik Babası' diyor ve Ebu Hureyre ismiyle bilinir hale geliyor."
"Peygamber Efendimizin, bu konudaki uygulamalarına, hayatına bakıyoruz, şefkat ve merhametin zirvesi. Canlılar içerisinde bir hayvanın eğer memesi sağılacaksa, sağacak kişinin tırnaklarına dahi önem gösterilirdi. 10 bin kişilik orduyla Mekke'nin fethine gidiliyor. Ordunun geçeceği güzergah üzerinde bir köpek yavrularını emzirmekte. Peygamber Efendimiz o anne köpeğin başına bir sahabe dikiyor ki sakın ha ordu köpeği rahatsız etmesin, diğer taraftan geçsinler diye. Şefkat ve merhametin zirvesi." "Cahiliye döneminde uçan kuşlar canlı hedef haline getirilirdi. Bazı hayvanların, bazı uzuvları canlı canlı kesilir ve o şekilde yenirdi. Et hayvanda taze kalsın düşüncesiyle hareket edilirdi. Yani insan hakkı ve hayvan hakkı diye bir şey yok. Hatta Akif'in ifadesi çok güzeldir, o günleri bize anlatır; 'Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta/Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi'. Sadece insan olarak düşündüğünüzde müthiş bir vahşet var. Sadece adları vahşi değil, yaptıkları vahşet, dolayısıyla vahşi denmişti. Peygamber Efendimizin o merhamet ikliminde, o merhamet eğitimi içinde vahşet dolayısıyla adları vahşi olan bu insanlar, yıldız şahsiyetler haline geldi. Hazreti Ömer, adaletiyle bilinen, bugüne kadar adaletiyle gündem olan sahabe-i ikram efendilerimizden, aynı zamanda yıldız şahsiyetlerden bir tanesidir." "O yüzden bizim dinimiz, sadece bu şirin kediciklere, evimizde beslediğimiz hayvanlara değil kainattaki bütün canlılara şefkat ve merhamet göstermemiz gerektiğini ifade eder. Çünkü bunlar bize zimmetli. Cenab-ı hak, bu canlılar yerine de bizi yaratabilirdi. Biz insan olarak dünyaya gelmek için en ufak bir dilekçe sunmadık. Allah bizi lütfen insan olarak yarattı. Bu canlıların yerinde de olabilirdik, bir bitki olarak da dünyaya gelebilirdik. Madem ki Allah bizi lütfen insan yarattıysa, insan olmanın sorumluluğunu fark etmek lazım. O yüzden şefkat ve merhamet tek taraflı değil, İslam'ın güler yüzü, tebessüm eden yüzüdür." İmam Efe, şefkat konusundaki bir hadisi şöyle aktardı: "Peygamber Efendimiz, ibadet eden ancak yerdeki haşeratı bile yemesine müsaade etmediği kedisini aç bırakarak ölmesine sebep olan bir kadının cehennemlik, aç ve susuz bir halde çölün kumlarını yalayan kel bir köpeği sulayan günahkar bir kadının ise cennetlik olduğunu ifade eder. Aslında bu şu demektir; sizin şefkat ve merhametinizin, ibadetinizin içini doldurduğu mahiyeti vardır. Siz şefkat ve merhamet sahibiyseniz demek ki Allah'ın Rahman ve Rahim unvanından istifade eden bir kulsunuz. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygambere layık bir ümmet olduğunuzun da ifadesidir. Cenab-ı hak bizleri insan olarak yarattıysa, insan olarak kalabilmek için şefkat ve merhamete ne kadar muhtaç olduğumuzu bir kez daha görmüş oluyoruz." |
487 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |