• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Cuma Hutbesi: KADİR GECESİ: KUR’ÂN İLE ŞEREFLENEN GECE.

Cuma Hutbesi: KADİR GECESİ: KUR’ÂN İLE ŞEREFLENEN GECE.

31-05-2019
Medyaparis Haber Merkezi

KADİR GECESİ:

KUR’ÂN İLE ŞEREFLENEN GECE

Muhterem Müslümanlar!

Ramazan-ı şerifin sonuna yaklaştığımız bu mübarek Cuma gününde Rabbimizin şu ayetlerine dikkat kesilelim: “Şüphesiz, biz Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrâil o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”[1]

Bu muazzez Cuma vaktinde Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in müjdesine ümit bağlayalım: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihyâ ederse geçmiş günahları affolunur.”[2]

Aziz Müminler!

Bu gece inşallah Kadir gecesini idrak edeceğiz. Kadir gecesi, insanı Rahman’ın affıyla, insanlığı Kur’an’ın aydınlığıyla buluşturan eşsiz bir gecedir. Bu müstesna zaman diliminin kadr ü kıymetini bilen ve onu ihya etmek isteyen her mümin, elbette öncelikle Kur’an’a yönelmelidir. Kur’an-ı Kerim’i güzel okumanın, en güzel biçimde anlamanın ve yaşamanın hayatın ana gayesi olduğunu bir defa daha hatırlamalıdır. Ömrümüzü Kur’an ile aydınlatmak ve bereketlendirmek istiyorsak Kadir Gecesi bunun tam zamanıdır.

O halde geliniz! Bu gece vesilesiyle Kur’an-ı Kerim’in hidayete ve hakikate davet eden ayetlerinden bazılarını birlikte tefekkür edelim.    

                                                             

 “Bilinmelidir ki hâlis dindarlık yalnız Allah için olanıdır.”[3]

İnsanın boşuna yaratılmadığı gibi, yaratıldıktan sonra da başıboş bırakılmadığını idrak eden bir Müslüman, yalnızca Allah’a kulluk eder. Her türlü kibir ve gösterişten uzak durur, ihlas ve samimiyet içinde yaşar. İman ederek verdiği sözü, ibadetleriyle ve Kur’an ahlakıyla hayatına yansıtır.

                      

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”[4] Müslüman, hayatın her alanında Sevgili Peygamberi Muhammedü’l-Emîn’i model alır ve onun gibi dürüst olur. İstikametten, hak ve hakikatten asla ayrılmamaya gayret eder. Yalanın, iftiranın ve ihanetin imanla asla uyuşmayacağını bilir. Doğruluktan ödün vermez.

 “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”[5] Canımız, malımız, ailemiz bize emanettir. Bitkisiyle, hayvanıyla, suyuyla, toprağıyla tabiat bize emanettir. Yeryüzünün adaletle, barışla, iyilikle imarı ve yönetilmesi bize emanettir. Erdemli bir Müslüman emanetleri ehline verir, adaleti ayakta tutar.    

                                                     

“Ey iman edenler! Akitlerinizin gereğini yerine getirin.”[6]                Mümin, adı üstünde güvenilen kimsedir. Söz verdiğinde sözünde durur. Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ettiği gibi insanlarla yaptığı sözleşmelerin de gereğini îfâ eder. Mümin bilir ki, konuştuğunda yalan söylemek, verdiği sözde durmamak ve emanete hıyanet etmek münafığın alametleridir.

 “Ey iman edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticaret dışında mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Kendinizi helak etmeyin.”[7] Müslüman rızkını helal yollardan temin eder, ticaretine haram bulaştırmaz. Hırsızlık, gasp, rüşvet, faizcilik, tefecilik, kumar, fâhiş fiyat, aldatma gibi bâtıl yollara tevessül etmez.

“Hani Rabbiniz şöyle bildirmişti: ‘Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.’”[8] Allah’ın sayısız nimetiyle hayatını sürdüren mümin, elindeki imkanları Rabbinin rızasına uygun şekilde kullanır. Servetin şükrü infak etmek, ilmin şükrü bilgiyi insanlığın yararına kullanmak, sağlığın şükrü ise iyilik ve ihsan yolunda hizmet etmekle olur.

               

“Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın.”[9] Müslüman, bugün ne ektiyse yarın onu biçeceğini, bu dünyanın bir de ahireti olduğunu bilir. Elinde fırsat varken âhiret yurdu için nasıl bir hazırlık yaptığını kendisine sorar. Ebedi kurtuluşa ermek için Kur’an’ın çizdiği yolda yürürken, hedefini ahiret mutluluğu olarak belirler.

Aziz Müslümanlar!

Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihyâ etmiş oluruz. O halde Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu bu geceyi fırsat bilerek zihnimizi ve gönlümüzü Kur’an’a bağlayalım. Kur’an’ı daha çok okuyalım, anlamak için emek verelim, yaşamaya ve yaşatmaya gayret edelim. Kadir gecesini kendimizi muhasebe edebileceğimiz, günahlarımızdan af ve mağfiret dileyeceğimiz bir fırsat olarak değerlendirelim. Ömrümüzün tamamını bereketlendirmek için her gecenin kadrini, her nimetin kıymetini bilelim. Böylelikle bin aydan daha hayırlı olan bu lütuf ve ikram gecesinin feyzinden istifâde etmiş olalım.

Muhterem Müminler!

Hutbemi bitirirken önemli bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bayrama kavuşmamıza sayılı günler kaldı. Birçoğumuz bugünden itibaren bayramı sevdiklerimizle geçirmek için yola çıkacağız. Gidiş ve dönüş yollarındaki yoğunluk her zamankinden daha fazla dikkatli olmamızı gerektirmektedir. Zira yaşanan trafik kazaları bayram sevincimizi hüzne dönüştürmekte; millet olarak hepimizin yüreğini dağlamaktadır. Hız ihlali, hatalı sollama, yakın takip, yorgunluk gibi sebeplerle meydana gelen kazalarda nice insanımız, nice kardeşimiz can veriyor. Nice ocaklar sönüyor. Bu noktada bütün kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı, anlayışlı ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya davet ediyorum.



[1] Kadîr, 97/1-5.

[2] Buhârî, Fadlu Leyleti'l-Kadr, 3.

[3] Zümer, 39/3.

[4] Hûd,11/112.

[5] Nisâ,4/58.

[6] Mâide 5/1.

[7] Nisâ,4/29.

[8] İbrâhim,14/7.

[9] Haşr, 59/18.
_____________________________________

Francais: Ferhat ARSLAN

La nuit du destin_la nuit honorée par le Kour’an

Chers Musulmans !

En ce jour béni du Vendredi où nous nous approchons de la fin du Ramadhan-ou-Charîf, prettons attention aux versets suivants “En vérité, Nous avons révélé le Coran dans la nuit de la Destinée. Et quelle merveilleuse nuit que la nuit de la Destinée ! Car la nuit de la Destinée vaut plus que mille mois réunis ! C’est au cours de cette nuit que descendent, avec la permission de leur Seigneur, les anges et l’Esprit saint pour exécuter tout ordre divin. Et c’est au cours de cette nuit que règne une paix ineffable jusqu’au lever de l’aurore !”

Durant ce moment béni de la prière de Djoumou’a, attachons notre espoir à la bonne nouvelle suivante d’Ar Rassoulou Akram “ Celui qui honore La nuitd’Al Kadr en croyant et en attendant la récompense uniquement d’Allah, ses pêchés passés sont pardonnés ”

Nobles Croyants !

Cette nuit nous allons célébrer la nuit d’Al Kadr. La Nuit d’Al Kadr est une nuit unique qui fait rencontrer l’être humain avec le pardon du Rahman et qui fait rencontrer l’humanité avec la lumière du Kour’an. Tous les croyants conscients de la valeur unique de ce moment de temps et qui souhaitent l’honorer vont forcément se diriger vers le Kour’an. Ils doivent se rappeler une nouvelle fois que lire correctement Al Kour’an Al Karîm, le comprendre correctement et le vivre correctement est l’objectif principal de la vie. Si l’on souhaite illuminer et faire fructifier nos vies avec le Kour’an la nuit d’Al Kadr en est le moment parfait.

Alors, profitons de cette nuit pour réfléchir ensemble sur certains versets d’Al Kour’an Al Karîm qui sont des invitations à la voie droite et à la vérité:

C’est à dire “C’est à Allah qu’appartient la religion pure”. Le musulman qui comprend que l’être humain n’a pas été créé pour rien, et qu’il n’a pas été laissé sans maitre, ne peut être que le serviteur d’Allah (azza wa jal). Il se tient éloigné de la vanité et de la démonstration, il vit dans le monothéisme pur et dans la sincérité. Il tranpose dans sa vie par ses actes d’adoration et par le comportement coranique, la parole qu’il a donné en ayant accepté la foi.

C’est à dire “Demeure sur le droit chemin comme il t’est commandé”. Le musulman dans tous les domaines de sa vie prend pour exemple Le Prophète Bien-Aimé Mouhammad-oul Amîne et comme lui il est droit. Il fait des efforts pour ne jamais dévier de l’objectif, du hak et de la vérité. Il sait que le mensonge, la calomnie et la traitrise ne seront jamais compatible avec la foi. Il ne fait jamais de compromis concernant la droiture.

اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تُؤَدُّوا الْاَمَانَاتِ اِلٰٓى اَهْلِهَاۙ وَاِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ اَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِۜ

C’est à dire “Allah vous prescrit de restituer les dépôts à leurs propriétaires et de vous montrer équitables quand vous êtes appelés à juger vos semblables”. Nos vies, nos biens, nos familles sont des amana pour nous. La nature avec ses plantes, ses animaux, son eau et sa terre sont des amana pour nous. Faire prospérer et diriger la surface de la terre par la justice, la paix et la bonté est une amana pour nous. Un musulman vertueux confie les amana à celui qui le mérite et oeuvre pour la justice.

C’est à dire “Ô les croyants! Remplissez fidèlement vos engagements”. Le croyant comme son nom l’indique est quelqu’un à qui l’on fait confiance. Lorsqu’il donne sa parole, il la tient. Tout comme il respecte les ordres et les interdits d’Allah (azza wa jal), il se comporte conformément aux engagements qu’il donne aux être humains. Le croyant sait que ce sont des signes du mounafik c’est à dire de l’hypocrite que de mentir lorsqu’il parle, de ne pas respecter sa parole et de trahir ce qui est confié.

C’est à dire “Ô les croyants! Que les uns d’entre vous ne mangent pas les biens des autres illégalement. Mais qu’il y ait du négoce (légal), entre vous, par consentement mutuel. Et ne vous tuez pas vous-mêmes”. Le musulman gagne sa subsistance par des voies halal, il ne mélange pas le haram à son commerce. Il ne pratique pas les voies erronées que sont le vol, l’extorsion, la corruption, l’intérêt, l’usure, les jeux de hasard, les prix abusés et la tromperie.

Et lorsque votre Seigneur proclama: «Si vous êtes reconnaissants, très certainement J’augmenterai [Mes bienfaits] pour vous. Mais si vous êtes ingrats, Mon châtiment sera terrible». Le croyant qui mène sa vie par les bienfaits innombrables d’Allah (azza wa jal), utilise les capacités dont il dispose en conformité avec l’agrément de son Seigneur. Le remerciement de la richesse est le don, le remerciement de la science est de l’utiliser au profit de l’humanité et le remerciement de la santé est de servir dans la voie du bien et de la bonté.

Ô vous qui avez cru! Craignez Allah. Que chaque âme voit bien ce qu’elle a avancé pour demain.”

Le musulman sait qu’il va récolter demain ce qu’il a semé aujourd’hui et donc que ce monde a un au-delà. Il se demande quels préparatifs il fait pour l’au-delà alors qu’il dispose d’opportunités. Lorsqu’il marche dans la voie du Kour’an pour atteindre le salut éternel, il définit son objectif comme étant le bonheur dans l’au-delà.

Nobles Musulmans !

La nuit d’Al Kadr ne peut être honorable qu’à condition que nous reconnaissions le mérite et la valeur du Kour’an. Alors, considérons cette nuit où Al Kour’an Al Karîm a été révélé comme une opportunité pour rattacher nos esprits et nos coeurs au Kour’an. Lisons encore plus le Kour’an, faisons des efforts pour le comprendre, faisons des efforts pour le vivre et le faire vivre. Valorisons la nuit d’Al Kadr comme étant une opportunité pour faire notre comptabilité et pour demander le pardon et la grace de nos péchés. Pour faire fructifier notre vie entière, soyons conscient du mérite de chaque nuit et de la valeur de chaque bienfait. De la sorte, bénéficions des bienfaits de cette nuit de bonté et de cadeau meilleure que milles mois.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın