Başkan Görmez, “Bugün Avrupa’nın tamamında bir kafa karışıklığı var. Müslümanlara nasıl muamele edileceği, Müslümanların nasıl kurumsallaştırılacağı ve nasıl muhatap alınacağı konusunda Avrupa’da fazla örnek yok. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, günümüzde Müslümanlarla ilişkiler konusunda Avrupa’nın tamamında bir kafa karışıklığı olduğunu belirterek, Avusturya’nın İslâm dinini tanıyarak, bütün Avrupa’ya örnek olabilecek bir adım atmasının önemli olduğunu söyledi.
Başkan Görmez, “Bugün Avrupa’nın tamamında bir kafa karışıklığı var. Müslümanlara nasıl muamele edileceği, Müslümanların nasıl kurumsallaştırılacağı ve nasıl muhatap alınacağı konusunda Avrupa’da fazla örnek yok. Avrupa’ya bu konuda kendi içlerinden gösterebileceğimiz tek örnek Avusturya’dır. Bu yüzden benim sizden ve arkadaşlarınızdan bir istirhamım var: Kurumsal yapınızı kurarken ve çalışmalarınızı yaparken sadece Avusturya’yı değil, tüm Avrupa’yı dikkate almalısınız. Çünkü diğer Avrupa ülkeleri de İslâm ve Müslümanlar konusunda bir model arıyorlar ve böyle bir model, bugüne kadar da çıkmadı.” diye konuştu.
Avrupa’da önceleri ‘göçmenlerin entegrasyonu’ndan bahsedilirken bugün ‘Müslümanların entegrasyonu’ndan söz edilmeye başlandığını kaydeden Başkan Görmez, “İslâm, ilâhî bir dindir. Onu başka bir şeye yamamak, başka bir şeye entegre etmek için içine girilen çaba, beyhude bir çaba, yani doğru bir çaba değil. Bunun yerine, hem İslâm’ın kendisi esas kabul edilerek hem de vatandaşlarımızın inanç ve eğitim özgürlüğü gibi konularda muhatapların belirlenerek, şeffaf bir şekilde ve bütün dünyanın gözü önünde bu faaliyetlerin yürütülmesi lâzım.” dedi.
İslâm’ın Avusturya’da, 1912 yılında din olarak tanındığını hatırlatan Başkan Görmez, bu yapının batılı tarzda bir kurumsallaşmaya kavuşarak, güçlü bir yapı ve güçlü bir söylemle ve din eğitimi konusunda daha etkin roller üstlenerek Avrupa’ya örnek olması gerektiğini söyledi. Bu çerçevede Avusturya’da oluşturulacak güçlü bir kurumsallaşmanın, sadece Türklerin Avusturya’daki varlığını değil, Avrupa’daki 20 milyon Müslümanın varlığını da güçlendireceğini vurguladı.
“Güvenlik ve entegrasyon endişesiyle fakülte açılmaz”
İslâm dünyasında bilim üreten kurumların son yıllarda giderek zayıfladığına da işaret eden Başkan Görmez, Avrupa’da açılan İlâhiyat Fakültelerine dikkat çekerek, “Güvenlik ve entegrasyon endişesiyle fakülte açılmaz. Bu eğitim yuvaları, dolaylı olarak güvenlik sorunlarını çözebilir ancak bu, başka sorunların doğmasına yol açar. Fakülte, ancak bilim için açılır.” diye konuştu.
Şu an Türkiye’de üç İlâhiyat Fakültesinde devam eden Uluslararası İlâhiyat programında dünyanın dört bir yanından 590 öğrencinin eğitim gördüğünü kaydeden Başkan Görmez, “programı, Türklerin dışındaki öğrencilere açma yönünde bir arzumuz var ve bu konuda çalışma yapıyoruz.” dedi.
“İslâm, Avrupa’nın bir parçası”
Avusturya İslâm Cemiyeti Başkanı Fuat Sanaç da, bu yıl Avusturya’da İslâm’ın din olarak tanınmasının yüzüncü yılını kutlamaya hazırlandıklarını söyledi.
Avusturya’daki tüm cezaevlerine din görevlisi atanması konusunda çalışmalar yaptıklarını belirten Sanaç, geçtiğimiz günlerde Avusturya Adalet Bakanlığının da desteğiyle 25 din görevlisinin cezaevlerine atandığını kaydetti.
Önümüzdeki günlerde orduya subay din görevlilerinin atanması konusunda da Savunma Bakanlığı ile ortak çalışmalar yaptıklarını dile getiren Fuat, hastanelerde de mescit açılması ve buralara din görevlisi atanması konusundaki çalışmaların devam ettiğini anlattı.
Türklerin artık Avrupa’da kalıcı olduğunu ve İslâm’ın Avrupa’nın bir parçası olduğunun birçok kesim tarafından kabul edildiğini anlatan Sanaç, en önemli çalışmalarının da 1912 yılında çıkan 7 maddelik İslâm kanununun çağın şartlarına göre yenilenmesi ve değiştirilmesi olduğunu söyledi.
Avusturya’da İlâhiyat Fakültesi kurulması için de çalışma yürüttüklerini aktaran Sanaç, Başkan Görmez’den bu konuda destek istedi. 
|
