• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Diyanet Isleri Baskani Mehmet Gormez, kurtaj tartismalari ile ilgili 'Meşru bir mazeret olmadikca kürtaj haram ve cinayettir' dedi

Din işleri Yüksek Kurulu ilk kararını 1956'da aldı. Alınan kararda şunlar yer alıyordu.

Ailenin devamlılığını çocuk sağlar. Çocuk aileye Allah'ın emanetidir. Çocuk düşürmek ve aldırmak haram hükmündedir.

Kurumumuza 2 binin üzerinde soru sorulmuş hepsine aynı oranda dini çerçevede yanıtlar verilmiştir.

Bu konuda şunları söylemek mümkündür...

Elbette döllenmiş yumurtanın tüm insani özelliklere sahip olup olmadığı gibi teorik problemlerin çözümü bilim adamlarımızın görevidir. Ancak bilim adamları, biyologlar, embriyologlar, jinekologlar, genetik uzmanları, bize anne rahminde döllenme ile birlikte biyolojik bir bireyin, bir insanın oluştuğunu kesin, bilimsel verilere dayanarak söyledikleri müddetçe (ki artık bunlar müsellem bilimsel birer gerçekliktir) sadece Diyanet değil, sadece Müslüman ilim adamları değil; bütün ilahi dinler, bütün ahlaki sistemler ve bütün tabii hukuk sistemleri, bu biyolojik varlığın bir insan olduğunu ve meşru bir mazeret olmadıkça, bu masum, günahsız, savunmasız varlığın tıpkı doğmuş, dünyaya gelmiş, yetişmiş bir insan gibi yaşama hakkına sahip olduğunu, bu varlığın da yaşama hakkının dokunulmaz olduğunu söylemeye devam edeceklerdir.

Bilimadamları kesin döllenmiş yumurtaların anneden bağımsız olduğunu, her ikisininde ayrı kalbi ve organları olduğunu söylediği müddetçe, sadece diyanet değil tüm kurumlar kürtajın bir varlığın hayatına son vermek olduğunu ortaya koyacaktır. Sorun bilimin ortaya koyduğu gerçekleri uygulamamaktadır.

Anne karnındaki ceninin, bebeğin de kendisine ait hayat hakkı vardır. Ne annesinin ne de babasının onun üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi onun hayatı üzerinde vazgeçme, sonlandırma yetkisi de yoktur. Anne sadece emanetçidir.

Annenin hayatını korumak, tecavüz gibi cinsel saldırıların sonuçlarını ortadan kaldırmak ve anne rahminde ceninde ortaya çıkan ağır hastalıklar gibi konularda genelleme yaparak konuşmak, genel hükümler belirtmek yerine, her bir özel durum için özel hüküm gerekebileceğini ve söz konusu özel hükmün din bilginleri, psikolog, psikiyatrist, ruh hekimi, adli tabip gibi farklı ihtisas sahiplerinin ahlak ve hukuk çerçevesinde verebileceklerini ifade etmek isterim. İslam dini Katolik öğretilerinin aksine, anne-cenin arasındaki bir tercihte daima annenin yanında yer almış ve anne hayatını ve sağlığını kurtarma konusunda hiçbir tereddüte yer bırakmamıştır'

Bu meselenin sadece kadın sorunu olarak ele alınması yanlış olur.

Tarihi tecrübe göstermiştirki;  bu yasaklar sadece yasalarla korunamamıştır o yüzden insan sevgisi ve ahlakına da ihtiyaç vardır.

 

Haber7

www.camiye.com.



607 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın