• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk,

Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, çözüm sürecinin ve Türkiye'nin diğer iç problemlerini çözmesinin, Avrupa'daki Türk vatandaşları nezdinde de pozitif karşılık bulduğunu belirterek, "Avrupa'daki vatandaşlarımız Akil İnsanlar Heyeti'ni Avrupa'ya istiyorlar" dedi.
Külünk, 23 milletvekilinin Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla buluştukları programın ardından milletvekillerinin hazırladığı raporun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili bakanlıklar, kurum ve kuruluşlara sunulduğunu söyledi. Milletvekillerinin Avrupa temaslarını ve hazırlanan raporu genel hatlarıyla değerlendiren Külünk, her şeyden önce Avrupa'daki Türklerin artık "gurbetçi, göçmen" değil eşit yurttaş konumunda bulunduklarına işaret etti. Külünk, "Avrupa dün bizim için gurbetti, göç ettiğimiz bir yerdi, ekmek kazandığmız kapıydı ama bugün artık üçüncü kuşak için ikinci kuşağın önemli bir kısmı ve bundan sonraki kuşaklar için öyle değil. Biz artık Avrupalı Türkleriz, Avrupalı Müslümanız. Ne göçmeniz ne gurbetçiyiz ne de Avrupadakiyiz, bir artık Avrupalıyız" diye konuştu.

-"Büyük devlet, insanına kendini hissettiren devlettir"-

Külünk, 23 milletvekilinin, Avrupa Türk Demokratlar Birliğinin davetlisi olarak gittikleri 27 bölgede, 400 toplantıda 30 bin Türk vatandaşıyla bir araya geldiğini anlatarak, çalışmaların çok verimli geçtiğini söyledi. İkinci bir heyetin sonbaharda Avrupa'ya gideceğini, gelecek ay ise içinde kadın milletvekillerinin de yer aldığı 30 kişilik AK Partili kadın heyetinin, Avrupa'daki kadınlara yönelik çalışma yapacağını bildiren Külünk, "Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarımız, devlet tarafından sahiplendiklerini, Türkiye'nin gücünü kendilerinde hissediyorlar ve bundan son derece memnunlar. Büyük devlet insanına kendini hissettiren devlettir" dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Türkiye'nin büyükelçilik ve konsolosluklarında "sosyal hizmet ateşiliği", Adalet Bakanlığının da "hukuki ateşelik" kuracağını ifade eden Külünk, AK Parti milletvekili heyetinin, Avrupa'ya 52 yıl önce ilk giden Türk vatandaşlarının yerleştiği ve bugüne kadar hiçbir Türk yetkilinin gitmeği bölgelere dahi ulaştığını anlattı. Avrupa'daki Türk vatandaşlarının yabancı düşmanlığı, neo-nazi cinayetleri,  ekonomik sorunlar, aşırı sağcılık, hukuki ve eğitim sıkıntıları olduğunu vurgulayan Külünk, "Avrupa'da cezaevinde yatan vatandaşlarımızın sıkıntıları var, eğitimde yaşanan sıkıntılar mevcut... Yabancı düşmanlığını sadece neo-nazi cinayetleri üzerinden konuşuyoruz ama yabancı düşmanlığının kristalleşmiş halleri var. Eğitimde inanılmaz bir ayrıştırıcılık var, neredeyse Batılı ülkelerin çok önemli kısmında ellerinden gelse bizim evlatlarımızı meslek yüksek okullarının ötesine geçirmeyecekler, üniversite bitirtmeyecekler. Neden? Çünkü, bizim evlatlarımızın kalifiye eleman olmasını engellemek için" değerlendirmesinde bulundu.

Külünk, Avrupa'daki Türklerin yıllar içerisinde ciddi bir ekonomik özgürlüğe kavuştuğunu, birçoğunun iş veren konumuna yükseldiğini dile getirerek, bu durumun da bazı Avrupa ülkelerinde ciddi rahatsızlık yarattığını söyledi. Son ziyaretini gerçekleştirdiği Fransa'da Türk iş adamlarının sadece lüks otomobillere bindikleri gerekçesiyle ekonomik soruşturmaya ve vergi incelemesine tabi tutulduklarını anlatan Külünk, "Bazı Avrupa ülkelerinde Türk vatandaşlarına yönelik ekonomik ayrıştırıcılık, ötekileştirme var" diye konuştu.

Dövizle askerlik, pasaport harçları, Mavi Kart yönetmeliği, çifte vatandaşlık, gençlik dairelerinin Türk ailelerinden aldığı çocuklar ve Avrupa cezaevlerinde yatan Türk vatandaşlarının sıkıntılarının kendilerine en çok ulaşan sorunlar arasında yer aldığını belirtti.

-Avrupa cezaevlerinde yatan Türk vatandaşları-

Külünk, Avrupa ülkelerinde yatan önemli sayıda Türk vatandaşı olduğuna işaret ederek, "Kim, cezası kesinleşmiş mahkumiyetinin kalan kısmını Türkiye'deki cezaevlerinde bitirmek istiyorsa bunların hepsine bizim kapılarımız sonuna kadar açık, hepsini almaya hazırız. Bu noktada talepler olduğu an, yardımcı olmak için biz buradayız. Cezaevleri koşulları Türkiye'nin çok gerisinde, cezaevlerinde psikolojik ayrışma yaşıyorlar, psikolojik travmalar yaşıyorlar. Cezaevlerinde ziyaret ettiğimiz vatandaşlarımıza 'biz geldik, yalnız değilsiniz, Başbakanımızın selamını getirdik' dediğimizde hüngür hüngür ağlayanları gördük" dedi.

Metin Külünk, Avrupa'daki Türklerin aktif siyasete girmelerini isteyerek, "Artık biz Avrupalıyız, Avrupa'da katılımı istiyoruz. Asimilasyon, entegrasyon, uyum bunların hiçbirisinin bizde karşılığı yok, bizim olduğumuz yerde uyum vardır, barış, adalet vardır. Avrupalı olmaktan kaynaklanan eşit yurttaşlık hakkımızı kullanalım ve artık siyasette daha aktif olalım. 'Bütün ülkelerde yapılan yerel ve genel seçimlerin hepsinde artık siz de olun, siyaset yapın, siyasette güçlü olun, siyasete değer katın ve değer alın' diyoruz" ifadelerini kullandı.

-Çözüm Süreci-

Külünk, yurt dışındaki Türklerin kalplerinin ve ruhlarının Türkiye'de olduğunu bunun için ülkede yaşananları çok iyi takip ettiklerini anlatarak, çözüm sürecinin de dikkatle izlendiğini söyledi. Çözüm sürecine ilişkin çok ciddi sorular aldıklarını vurgulayan Külünk, "Sürece düşündüğümüzün çok ötesinde bir güven var. Türkiye'nin son 10 yılda geldiği noktanın moral değerlerini kendilerinde hissediyorlar. Nereden hissediyorlar? Avrupalıların Türklere bakış açısından hissediyorlar. Dün bizi kaale almayanlar bugün bizi dikkatlice izliyorlar ve dinliyorlar. Dün bizimle konuşmak istemeyenler bizimle şimdi daha sıkı işbirliğine girmek istiyorlar" dedi.

Türkiye'nin, 10 yılda geldiği nokta itibarıyla Avrupa siyasetinin merkezine oturduğuna dikkati çeken Külünk, "Çünkü Türkiye son 10 yılda küresel bir aktör, oyun kurucu noktasına geldiği için Türkiye'nin etki alanı genişliyor" ifadesini kullandı.

"Çözüm süreci, silahların susması, Türkiye'nin kendi içindeki problemlerini çözüyor olması Avrupa'daki vatandaşlarımız nezdinde de pozitif karşılık buluyor" diyen Külünk, şöyle devam etti:

"Biz, 40 yıl hiç gidilmemiş bir derneğe gittik, sol gelenekten gelen arkadaşlar ama çok sevindirici hamlenin sahipleri. Yaşadıkları ülkede ana dil Türkçe'nin mücadelesini veriyorlar. Demek ki bizim gibi düşünmeyenlerin dahi çok ciddi bir Türkiye aidiyeti var, kendilerini Türkiye'ye ait hissediyorlar. Burada, izlediğimiz stratejinin doğruluğunu gördük. Ayırt etmeksizin ve ötekileştirmeksizin bütün vatandaşlarımız bizim. Avrupa'daki vatandaşlarımızın çözüm sürecine ilişkin pozitif katkıları var, şöyle bir de talepleri var: Akil İnsanlar Heyeti'ni Avrupa'ya istiyorlar. Akil İnsanlar ile siyasetin dışında toplumun belli katmanları ortak oldu bu işe, toplumsal dinamikler de harekete geçti, Akil İnsanlar Heyeti'ni bunu Avrupa'da da görmek istiyorlar."

Külünk, Avrupa'daki Türk vatandaşlarının dövizli askerlik konusundaki duyarlılıklarını bildiklerini ancak bu konuda zamana ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi.

-Avrupa'daki ırkçı saldırılar-

Avrupa'daki ırkçı saldırılarla ilgili, devletin ve sivil toplumu kuruluşlarının son derece dikkatli şekilde Münih sürecini takip ettiklerini belirten Külünk, "Biz açık açık Avrupa'ya şunu söylüyoruz: Birlikte yaşama kültürü noktasında eğer bir tecrübe ihtiyacınız varsa lütfen İstanbul deneyimine bakın" ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliğ'nin geldiği noktada Türklerin de önemli rolü olduğuna dikkati çeken Külünk, "Alın terimiz var, gözyaşımız var, hasretimiz var, duygularımız var. Dolayısıyla Türk toplumununun canını, malını, biz Avrupalı devletlere emanet etmişiz" dedi. Külünk, 15 gün önce bir gencin otobüste aşırı sağcı bir vatandaşın bıçaklı saldırısına maruz kaldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Suç şahsidir. Biz asla Avrupalı toplumu, bireylerin işlediği suçlardan dolayı izan etmeyiz, devletleri izan etmeyiz ama devletlerin bir vazifesi var ki o da topraklarında yaşayan insanların can ve mal güvenliklerini sağlamaktır. Bu konuda da bütün Avrupa ülkelerinin ciddi çabalarının olduğunu biliyoruz. Düşünsel olarak da kafaları çok karışık. Bir tarafta İslam, Avrupa'nın bir parçasıdır denilirken öbür tarafta oryantalist kafayla Avrupa ben merkezi düşünme biçimiyle asla olmaz. Bu ikisi arasındaki dengeyi nasıl bulacaklar, zamanla göreceğiz. Eğer tecrübe istiyorlarsa bizim tarih tecrübemiz onlara yeter."

-Ailelerinden alınan çocuklar-

Ailelerinden alınan çocuklar konusunun, Avrupa'daki temaslarında en önemli konu başlıklarından olduğuna değinen Külünk, "Tabii orada meselenin tek tarafı yok. Öncelikle bir kere ailelerimizin çocukların ellerinden alınmayacak şekilde pedagojik güçlendirilmeye ihtiyaçları var, aile içi eğitimi güçlendirecek adımlara ihtiyacımız var. İkincisi, çocukların alınmamasının şartlarını inşa etmeye ihtiyacımız var. Üçüncüsü, bu çocuklarımız eğer alınma noktasına geldiyse bu çocuklarımızı tekrar gençlik dairelerinden almak için hukuki mücadeleye ihtiyacımız var. Bir dördüncüsü de artık bizim Avrupa'daki iş adamlarımız cami açmaya verdikleri değer gibi kaynaklarını, çok dilli anaokullu açmaya ve gençlik dairelerinin aldığı çocukların vakıflar şemsiyesi altında barınacakları yuvalar kurmaya tahsis etmeleri gerekiyor. "

Koruyucu aile kültürünün, Avrupa'daki Türkler arasında da yaygınlaştırılması gerektiğine işaret eden Külünk, "Şimdi ilgili makamlar şikayet üzerine, eften püften mazereletler, lüzumsuz mazeretlerle, eyaletteki ilçedeki uzmanının şahsi takdirine bırakarak çocuğu aileden alıyor. Köşeli bir ölçü yok, yuvarlak. Çocuk düşüyor, hastaneye gidiyor ama 'çocuk şiddete uğradı' deniyor. Karenesi ne, ölçüsü ne? Bunun arkasında merkez akılda bir kötü niyet yok ama alt akıllarda bir suiniyet var. O da ne? Çocuklarımızı alıp yabancılaştırmak istiyorlar" şeklinde konuştu.

Ailelerinden alınan çocukların, koruyucu aile listesinde Türk ailesinin bulunmadığı için yabancı aileye verildiğine dikkati çeken Külünk, şöyle devam etti:

"İstemediğimiz, kabul etmemimizin mümkün olmadığı sonuçlar çıkıyor. Öyle oluyor ki çocuk 2 yıl kalıyor, 2 yıl sonra tekrar evine, annesini babasını görmeye geldiğinde istavrozla geliyor. Hatta babası gittiğinde ziyarete, 'Ben senle görüşmek istemiyorum artık Hristiyan oldum' dedittiriliyor. Buna tavır koymak zorundayız. Hukuki mücadeleyi yapalım ama vakıflar kuralım, çocuk yuvaları açılsın. Türkler arasında, Müslüman aileler arasında koruyucu aile kültürünü içselleştirelim. Bunları yapmadan bütün itirazlar hamasidir."

-"Avrupa'daki boşanma davaları Türkiye'de de geçerli olsun"-

Külünk, görüşmelerinde Avrupa'daki çiftlerin boşanma davalarının Türkiye'de geçerli olması yönünde talepler olduğunu belirterek, "Almanya'daki çiftlerin boşanmaları Türkiye'de kabul edilmiyor. Tekrar Türkiye'de mahkeme açılıyor. Bu süreç uzuyor. Bir takım mağduriyetler var. Bunlarla ilgili çalışma isteniyor" dedi.

-Avrupalı Türk imamlar-

Son dönemde Diyanet İşleri Başkanlığının Uluslararası İlahiyat Projesi'nin son derece iyi karşılık bulduğunu belirten külünk, "Artık Avrupa'daki imamlarımız Avrupalı çocuklarımızdan. Çünkü daha önce Türkiye'den giden ve çok da iyi niyetli hareket ettiklerini düşündüğümüz imamlarımız orada yaşan vatandaşlarımızın düşünce ve ruh dünyalarını anlamada ve kavramada sıkıntı yaşıyorlardı. Şimdi Uluslararası İlahiyat Projesiyle bu noktada ciddi mesafe alınıyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Anadilde eğitim noktasında mutlaka yeni br stratejiye ihtiyacımız var" diyen Külünk, "Çünkü üçüncü neslin dille ilgili sıkıntısı var. Bizim mutlak surette ana dil noktasında yeni bir strateji belirleyip, yeni bir eylem planı ortaya koymamız lazım. Eğitim müşavirlerimizin mutlak suretle geniş bir kadroyla yeni bir modelle bir çalışma stratejisi izleyip, adım atmamız lazım" dedi.

-Avrupalı Türklerin talepleri-

Avrupa'daki görüşmelerinde, Süryani vatandaşların geri dönüş isteklerini dile getirdiğini, Türkiye'ye olan güven ve bağlıkılarını ifade ettiğini, Batı Trakya'daki Yunanistan vatandaşı olan Türklerin ise Türkiye Cumhuriyeti pasaportu istediğini anlattı.

Türk okulları, Fransa'ya göçün 50. yılı için 2015'e hazırlık yapılması, Türk bankası, faizsiz finans kurumları, TOKİ'den konut yapımı, üniversiteler arasında denklik gibi birçok talepler aldıklarını anlatan Külünk, "Bütün çalışmaların notlarını hepsini bakanlıklara dağıttık. Bakanlıkların hepsi haberdar. Rapor olarak verdik" dedi.

Külünk, Avrupa temaslarının sonucunda hazırladıkları raporun yasal mevzuata uyarlanması için de çalışma yaptıklarını ifade ederek, "Bunlar bizim çalıştığımız kanunlar. Pasaportu ve bedelli askerliği çalışıyoruz. Mavi Kart Yönetmeliği bitti. Sosyal Hizmet Ateşeliği kadrosu, Adalet Müşavirliği kadrosu, bunlar, bu çalışmalarla birlikte gündemin merkezine paralele giden adımlar" ifadelerini kullandı.
aa


792 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın