• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Bozdağ, ırkçılık ve İslamofobiyle mücadele kapsamında uluslararası tedbirler alınması gerekli.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ırkçılık ve İslamofobiyle mücadele kapsamında uluslararası tedbirler alınması gerektiğinin altını çizerek, aksi takdirde yeni Solingenlerin yaşanabileceği uyarısında bulundu. Bozdağ, "Solingen hadisesinden sonra geçen 20 yıl içerisinde pek çok vatandaşımız, ırkçı saldırılarda hayatını kaybettiği gibi ırkçı saldırılarda bir azalma olmadığı, aksine artış olduğu görüldü" dedi.

İncelemelerde bulunmak üzere Fransa'nın Strasbourg şehrine gelen Bozdağ, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Fransa ziyareti öncesinde Almanya'nın Solingen şehrinde olduğunu hatırlatan Bozdağ, "Solingen'de çok acı bir hadisenin yıldönümüydü dün. 29 Mayıs 1993'te Genç ailesi 5 evladını ırkçı yangında kaybetmişti. Onların acısını paylaşmak için Solingendeydik" dedi. Bozdağ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak vatandaşların iyi ve kötü günlerinde yanında olduğunu göstermek istediklerini ifade ederek, "Irkçı, İslamofobi ve ayrımcı yaklaşımlara karşı olduğumuzu göstermek ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için oradaydık" diye konuştu.

Solingen Belediye Başkanı ve diğer yetkililerin olaydan ders çıkardığından, ırkçılık karşısında ortak bir tavır ve politika geliştirme çabalarının olduğundan bahseden Bozdağ, şöyle devam etti: 

"Ama Solingen hadisesinden sonra geçen 20 yıl içerisinde pek çok vatandaşımız ırkçı saldırılarda hayatını kaybettiği gibi ırkçı saldırılarda bir azalma olmadığı, aksine artış olduğu görüldü. Neredeyse saldırının olmadığı bir gün yok. Yüzlerce cami, STK, kişi, işyeri ırkçı ve ayrımcı kişilerin saldırılarına maalesef muhatap olmaktadır."

"NSU'nun kamu ayağı da soruşturulmalı" -

Bozdağ, Almanya'da Türklere yönelik saldırılar düzenleyen Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresi davasının devam ettiğini hatırlatarak, "Bu dava, ırkçılara karşı yargı yoluyla verilecek bir mesajla sonuçlanırsa, ırkçı saldırıları yapanlar cesaret bulamayacaktır. Bu davanın adil, tarafsız ve objektif bir biçimde sonuçlanmasının çok önemli olduğunu vurguladık" diye konuştu. NSU davasının kamu ayağı bulunduğuna dikkati çeken Bekir Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"10 yıl boyunca bunları nasıl fark edemediniz? Birileri gördü de görmemezlikten mi geldi? Tedbirler yeteri kadar alınmadı mı? Bir ihmal, kasıt var mı yok mu? Bunların kamu ayağının ortaya çıkarılmasına yönelik bir soruşturma yok. Bir araştırma, soruşturma yapmadan 'Bunlarda bir kasıt, ihmal yoktur' açıklamasını doğru bulmuyoruz. Çünkü bu tür açıklamalar, bu tür cinayetleri işleyenlere cesaret vericidir."

"Uluslararası platformlarda mücadele edilmeli" -

Bozdağ, ırkçılık, ayrımcılık ve İslam karşıtlığının birlikte, huzur ve güvenlik içinde yaşamayı tehdit eden en büyük tehlike olduğunu vurgulayarak, "Sadece Almanya için değil, Fransa, Türkiye ve başka ülkeler için de aynı. Irkçılıkla mücadeleyi, uluslararası toplumun topyekün bir mücadele şeklinde görmesi lazım" diye konuştu.

Bakan Bozdağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) gibi örgütlerin de diğer devletleri bağlayan yaklaşımlar ortaya koyması gerektiğini belirterek, bu tür olayların dalga dalga büyümesi durumunda, ırkçılığın yanlış olduğunu söylemenin cesaret isteyeceği noktaya doğru gidileceği uyarısında bulundu. Özellikle Avrupa'da Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında ırkçılık yüzünden milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti: 

"BM, yoksullukla, geri kalmışlıkla, terörle mücadele gibi konularda kararlar alıyorsa, ırkçılıkla, ayrımcılıkla İslamofobiyle mücadele çerçevesinde de kararlar almalı ve bu kararlar bütün ülkelerce titizlikle uygulanmalıdır. Aksi takdirde bu dalga her ülkede arzu edilmedik Solgingenlere başka ırkçı saldırılara neden olacaktır."

Bozdağ, bu kapsamda AB'ye de görevler düştüğüne işaret ederek, yaşananların Birliği kuran iradenin engel olmak istediği yaklaşımların üye ülkelerde güç bulduğunu gösterdiğini ifade etti. Bozdağ, "AB, eskiye dönmemek ve eski acıları yaşamamak için ortak tedbir almalıdır" dedi.

Çocukları ellerinden alınan Türk aileler -

Birtakım şartlarda ailelerden çocukların sadece Fransa'da değil, Almanya, Belçika, Hollanda ve Türkiye'de de alındığının altını çizen Bozdağ, "Çocuğun aileden alınmasında çocuğun çıkarına bir durum varsa biz buna karşı çıkmıyoruz. Ama çocuğun aileden alınmasının objektif nedenlerinin olması lazım" dedi.

Bekir Bozdağ, bugüne kadar yaşanan olayların, subjektif nedenlerle çocukların ailelerden alınması yönünde olduğunu belirterek, şunları kaydetti: 

"Aileleri dinlediğimizde, çocuğun aileden alınmasını gerektirecek bir neden olmadan çocukların alındığına ilişkin örneklere rastlıyoruz. O zaman da buna itiraz ediyoruz. Maalesef bazı kamu görevlileri devletten de bağımsız, kendilerince durumdan vazife çıkarmak suretiyle aileden çocukların alınması yönünde kendi yorumlarıyla haksız uygulamalar yapıyorlar. Buna şiddetle karşıyız ve bütün ikili görüşmelerimizde bunu dile getiriyoruz. Bununla da hukuksal açıdan mücadele ediyoruz."

"Türk ya da Müslüman ailelere verilmeli"

Bozdağ, çocukların ailelerden alınması durumunda öncelikle Türk veya Müslüman bakıcı aileye verilmesi gerektiğinin altını çizerek, bu işlemler yapılırken de ailenin onayının alınması gerektiğini söyledi. Çocukla aile arasındaki ilişkinin bir insan hakkı olduğunu ve bu hakkın kullanımının asla engellenmemesi gerektiğini vurgulayan Bozdağ, "Aile ile çocukların görüşmesini yasaklayan bir karara asla izin verilmemelidir. Ayrıca, çocuk alıkonulduktan sonra ailenin kültürü ne ise onunla kavga edecek şekilde değil, aksine o kültürün değerlerine saygı ve o kültürel değerleri veren yetiştirmeye yönelik uygulama olmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Bozdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla aile müşavirlikleri ve aile ataşelikleri kurulması kararı alındığını ifade ederek, "Önümüzdeki günlerde bu yasayı Meclisten çıkartacağız. Aile ataşelikleri, hem kadınlar, hem çocuklar hem de engelliler ve yaşlılarla ilgilenme ve takip etme imkanı bulacağız" dedi.

"2014 seçimlerinde kendi mahallelerinde oy kullanacaklar"

Yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oy kullanmasına yönelik düzenlemelerin yapıldığını hatırlatan Bozdağ, bu kimselerin oturdukları mahallelerde oy kullanabileceklerini belirtti. Bozdağ, "İzin alınan mahallelerde sandıklar kurulacaktır, Türkiye'de oy kullanır gibi oy kullanacaktır. Gerekli izinlerin alınamadığı yerlerde de konsolosluklarda oy kullanılacaktır. Vatandaşlarımız, 2014 yılı içinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk defa kendi evlerinin yanı başında oy kullanacaklardır" dedi.
aa

499 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın