• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Türkiye'nin fotoğrafı burada"Milli İradeye Saygı Mitingi"nde konuşan Başbakan Erdoğan, "Eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen, fotoğraf burada" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün İstanbul'da, işte bu muhteşem, işte bu mahşeri insan selinin içinde tekrar söylüyorum; eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen görmek isteyen varsa, fotoğraf burada" dedi.

Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın, "Büyük oyunu bozmaya haydi tarih yazmaya" sloganıyla Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitinginde halka hitap etti.

Miting alanına eşi Emine Erdoğan ile gelen Başbakan Erdoğan, vatandaşlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.

Uluslararası medya için "İktidarı istedikleri gibi indiriyorlar, istediklerini yapıyorlardı" diyen ve Türkiye'de de bazı medya kuruluşlarının aynı oyunun içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, ancak hepsinin turnusol kağıdı gibi bugün ortaya çıktığını  kaydetti.

Faiz lobisinin de çok iyi şekilde ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Taksim Meydanı'na 30 bin kumanyayı kimlerin gönderdiğini gayet iyi biliyoruz. Kendi otellerinde terör ile işbirliği yapanları, yatırıp kaldıranları da çok iyi biliyoruz. Bunların hesabı sorulmayacak mı? Bu hesabı sormazsak, o zaman millet bizden hesap sorar. Milletimizin verdiği emanete hıyanet edemeyiz. Milletin verdiği emaneti hakkıyla yerine getireceğiz. Bu uluslararası medya, Avrupa Parlamentosu Suriye'yi görmez. Suriye'de akan kanı, Suriye'deki vahşeti görmez. Bu medya, bu Avrupa Parlamentosu, Filistin'deki katliamları görmez, Gazze'de olanları bitenleri görmez. Bunlar sürekli olarak Türkiye üzerinde; tabii 10 yıl içinde güç olan Türkiye birilerini kıskandırıyor, birilerini tahrik ediyor. Türkiye nereden nereye geldi, artık buna tahammül edemiyorlar. Kişi başına milli gelirin 10 bin 500 dolara çıktığı bir Türkiye bunları tahrik ediyor. Bunlar bundan dolayı rahatsız oluyorlar."

Erdoğan, uluslararası medyadan Türkiye'yi gerçekten tanımak ve anlamak isteyenlerin, "Türkiye fotoğrafını yansıtmayan" örgütlere değil, kitlesel örgütlere bakmalarını ve özelikle AK Parti'yi tanımaya çalışmalarını istedi.

Kendi ideolojilerini, kendi yaşam tarzlarını Türkiye'nin geneli gibi yansıtanlara karşı, özellikle dezenformasyona karşı Avrupalıların duyarlı olmasını isteyen Erdoğan, "AK Parti olarak, 10.5 yıldır iktidarız. Millet bize bir emanet verdi. Bu emaneti hakkıyla götürme gayretindeyiz. Şu anda yaşı 20 ile 25 arasında olan gençler, Gezi Parkı'nda olan gençler -samimi olanlar vardı, şu an hepsi çekildiler- ama şunu unutmayın; kişi arkadaşının dinindendir, kişi sevdikleriyle beraberdir. O samimi gençler, ben '3-5 çapulcu' dediğimde rahatsız olanlar oldu, olsunlar. Yarası olan gocunur. Türk Dil Kurumu'nun çapulcu tanımını yaptım. Çapulcu, kamu düzenini bozmaya gayret edenlere denir. Bunlar kamu düzenini bozmak isteyenler değil mi? Bunlar terör örgütleriyle ilişki içinde olanlar değil mi? Bunları görmeyecek miyiz? Bunları es mi geçeceğiz?" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Siz miting yapmak istediniz de size müsaade mi  edilmedi? Siz toplantı, gösteri yapmak istediniz de size müsaade mi edilmedi? Hepsinin önü açık ama nerede? Miting alanı neresiyse orada. Toplantı, gösteri yürüyüşlerine nerede müsaade ediliyorsa orası. Bize ne diyorlar biliyor musunuz, bizimle görüşmeye gelenler. 'Biz istediğimiz yerde miting yapabilmeliyiz'. Şimdi bunlara ne diyeceksin?" ifadelerini kullanınca katılımcılar "Yuh" diyerek karşılık verdi.

"Ben sizin dediğinizi demedim, kibarca davrandım" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Bu ülke yol geçen hanı değil. İstediğin yerde istediğin gibi miting yapamazsın. Burası hukuk devletidir, neresi gösterilirse orada gider yaparsın. Yürüyüşünü orada yaparsın. Neden? Şu anda Beyoğlu'nda, bakın 30 bin yatak kapasitesi var, hemen hemen hepsi boşaldı. Günah değil mi, yazık değil mi? O çevredeki esnaf kan ağlıyor. 17-18 gün cam çerçeve her şey kırıldı. Oradaki vatandaşa, esnafımıza yazık değil mi? Zararlarını kim karşılayacak? Aynı şey Ankara'da. Bütün otobüs durakları yakıldı, yıkıldı. Camı, alt geçitlerdeki seramikler kırıldı. Polis araçlarından 150'ye yakını yakıldı, 200'ü aşkın sivil vatandaşın aracı, kamu binaları yakıldı yıkıldı."

"Ey ulusalcılar... "

"Şimdi buradan, İstanbul'dan Türkiye'ye sesleniyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Atatürk Kültür Merkezi bir kamu kuruluşudur, işgal edildi. Kimler tarafından? Bu illegal ve legal zannedilen örgütler tarafından. Oraya bazı paçavralar asıldı. Teröristlerin resimleri vardı orada. Bu illegal örgütlerin paçavraları vardı ama burada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na hakaretler vardı. Sevgili kardeşlerim, bunlara sorarsam, 'Biz de bunlara üzüldük ama...'. Ne ama? Onları oradan indirmeyecektik ne yapacaktık? Kuzey Afrika'dan döner dönmez İçişleri Bakanıma şunu söyledim: '24 saat içinde bunlar temizlenecek' 24 saat. Çünkü bu ülkede bu teröristelere burayı bırakamayız. Temizlendi. Bitmedi. Cumhuriyet Anıtı'nda gördünüz; bölücü başı, yanında Atatürk'ün resmi, yanında Türk bayrağı. Buradan ulusalcılara sesleniyorum; ey ulusalcılar, ey CHP yandaşları; terörist başıyla, Atatürk'ün ve Türk bayrağının resimlerini nasıl yan yana getirdiniz? Nasıl bunu yaptınız? Niye gidip de onları indiremediniz? Milletvekiliniz bunlarla beraber yürüyor, niye bunları temizlemediler? Sağ olsun polisimiz görevini yaptı ve bu talimat üzerine 24 saat içinde onlar da temizlendi. Bitmedi. Üçüncü hareketiniz; 'Gezi Parkı'nı da temizleyeceksiniz' dedik. Artık burada sona geldik işte, dün de biliyorsunuz o operasyon yapıldı ve temizlendi. Kardeşlerim, bu benim başbakanlık görevim. Eğer bunu yapmıyorsam bu makamda durmamın bir anlamı yok."

Avrupa ve dünyanın çeşitli yerlerinden bazı "aklı evvellerin", Taksim Gezi Parkı'ndaki görüntüler için, "Bu özgürlüktür" dediğini kaydeden Erdoğan, "Bunun nesi özgürlük? Özgürlük, hukuka saygı içerisinde icra edilir veya kazanılır. Bir başkasının özgürlük alanına saldırmak suretiyle değil. Bunlar milletin özgürlük alanına saldırdılar. O park, bu işgal güçlerinin değil, samimi duygularla orada olan o gençlerin de değil, tüm İstanbullularındır. 'Buraya biz çadırlarımız kurduk'; 'Kuramazsın kadreşim!' Çadır kurulacak yerler bellidir. Yaylalar çok, çık yaylalarda çadırını kur. Dünyanın hiçbir yerinde bunu göremezsin" dedi.

"Sanatçı terör estiren olmaz"

Gezi Parkı için "Bir tane çadır olsun da diğerleri de burada kendilerini ifade etsin" şeklindeki görüşü hatırlatan Erdoğan, "Bunların derdi mesaj falan değil, dert başka. Ne diyor bir tanesi; sözüm ona sanatçı. Sanatçı terör estiren olmaz. Teröre yataklık yapanı ben sanatçı olarak tanımıyorum. Ne diyor? 'Mesele Gezi Parkı mı? Hala anlamadın mı?' diyor. Şu hale bak. CHP'li milletvekili ne diyor? 'Mesele Gezi Parkı değil, bu iktidarı devirmek' diyor. Tamam da bu iktidarı devirmenin yolu belli. Nedir? Seçimdir" diye konuştu.

Erdoğan, 2014'te yerel seçim yapılacağını hatırlatarak, "Yerel seçimde gücünü görürüz, orada görelim. Niye böyle abidik gubidik numaralar yapıyorsun? Dürüst ol, samimi ol" dedi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında uluslararası medyaya seslenerek, şunları kaydetti: 

"Uluslararası medya bunu da gizleyin olur mu? Hadi bakalım BBC bunu da gizle, CNN bunu da gizle, Reuters bunu da gizle… Günlerdir yalan haberler ürettiniz. Türkiye'yi dünyaya farklı gösterdiniz. Siz yalanlarınızla baş başa kaldınız, bu millet sizin dünyaya tanıttığınız millet değil, bu millet samimi, bu millet gece tencere tava çalan bir millet değil. Bugün üniversite giriş imtihanları var değil mi? Sabah saat 04.00'e, 05.00'e kadar tencere tava çalanlar bu milletin çocuklarını düşündü mü? Ne adına bu tencere tavayı çaldılar, ne adına acaba sabaha kadar bu işleri yaptılar, bu milletin gençlerini, çocuklarını sevdikleri için mi, çevreci oldukları için mi? Çevrede gürültü kirliliğine karşı olmak da var, görüntü kirliliğine karşı olmak da var. Çevrede yeşili korumak da var, bunlar çevreci filan değil, bunlar dürüst değil."

Erdoğan, Gezi Parkı ve Tasim Meydanı'nın boşaltıldığını ve millete teslim edildiğini belirterek,  İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin  parkın içini temizlediğini, şimdi de çiçeklendirmesini ve yeşillendirmesini yaptığını söyledi.

Erdoğan, "Gerçek çevreciler şu an iş başında.  Cumhuriyet Anıtı'nın çevresinin çiçeklendirilmesi yapılıyor. Çevreciler iş başında. Kim bu çevreci? AK Parti iktidarıdır. Bunların çevrecilikle falan alakası yok. Bunlar ağaçları kırıp dökerler, yeşili duman ederler. Bunların dikili ağacı yoktur bu ülkede" dedi.

Özellikle 20 yaşındaki gençlere seslendiğini ifade eden Erdoğan, "İstanbul'a 180 kilometreden su getiren bir belediye başkanıyım. 2 yılda İstanbul'un hava kirliliğini ortadan kaldıran bir belediye başkanıyım. Haliç'in dili olsa da konuşsa. Haliç'in nasıl koktuğunu biliyorsunuz değil mi? Haliç'i o kokulardan temizleyen belediye başkanı kim? 2,5 milyar metreküp çamuru çıkardık. Şimdi çocuk eğlence alanı Vialand'ı yaptık. Orada 650 bin metrekare" dedi.

Mitinge Haliç'in kenarından geldiğini söyleyen Erdoğan, aileleri piknik yaparken gördüğünü belirtti. Erdoğan, "Ey Allah'ım sana hamdolsun bu günleri gösterdin. Ne diyoruz? At denize, balık bilmezse Halik bilir diyoruz" şeklinde konuştu. 

"Biz sükut ederiz, sabrederiz ama hesabını gün gelir sandıkta sorarız" diyen Erdoğan, 27 Mayıs müdahalesi ve 28 Şubat'ın hesabını halkın sandıkta sorduğunu  belirtti.

Cumhuriyet mitinglerinin, AK Parti'nin kapatılması davasının, Danıştay senaryolarının, AK Parti'ye, demokrasiye ve hukuka, milli iradeye karşı yapıldığını ifade eden Erdoğan, "Bu millet sabretti, sükut etti. 22 Temmuz'da, 12 Haziran'da hesabını sordu.  Bu millet hukuka her zaman sahip çıktı. Bu millet demokrasiye, kendi iradesine, milli iradeye her zaman sahip çıktı. Ey aziz İstanbul, şimdi sizlere soruyorum. Öyle bir haykıracaksınız ki sesiniz tüm Türkiye'den duyulacak. Ankara, Van, Hakkari, Bursa, Edirne'den duyulacak. Öyle bir haykıracaksınız ki Saraybosna sizi duyacak. Öyle bir haykıracaksınız ki, İslamabad, Babil, Bağdat, Şam, Gazze sizleri duyacak. Öyle bir haykıracaksınız ki Türkiye üzerinde oyunlar oynayanlar, ofislerinde, stüdyolarında, bilgisayarlarının başında tir tir titreyecekler" şeklinde konuştu.

"Türkiye'de Türk baharı 3 Kasım 2002'de oldu"-

Türkiye'nin yedi düvele karşı savaştığını, zafer kazandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: 

 "Hiç kimsenin oyunu bize sökmez. Hiç kimseniz tuzağı bize işlemez. Hiç kimsenin çirkin senaryosu bize dokunamaz. Türkiye, uluslararası medya kuruluşlarının üzerinde operasyon yapabileceği bir ülke değildir. Utanmadan şunu söylüyorlar. 'Arap baharını gördük, şimdi de Türkiye baharına hazır olun' diyorlar. Dışarıdaki bazı kendini bilmezler, içeride de onların uzantısı olan bazı kendilerini bilmezler. Türkiye'de Türk baharı 3 Kasım 2002'de oldu ama onlar bunun farkında değil. Çünkü bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var gerçeği, hakkı söyleyemez. Ama işte millet. Türkiye, sosyal medya üzerinden, üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Türkiye, Türkiye'yi tanımaktan aciz parlamento kararlarıyla mahkum edilebilecek bir ülke hiç değildir. Avrupa Birliği Parlamentosu bizimle ilgili karar almış. Haddini bil. Sen Türkiye ile ilgili  karar almaya yetkili misin? Daha ilk gün, 'Sizin aldığınız kararı tanımıyorum' dedim. Aldıkları kararı kendilerine iade ettim. Türkiye şu anda ABi üyesi değil, müzakereci. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, diyorum ki Yunanistan'da bu kadar eylemler oldu. Her taraf yakıldı, yıkıldı, insanlar öldürüldü. Kalktınız 100 milyarlarca avro yardım ettiniz. İngiltere'de G8'le ilgili gösteri yapanları gözaltına alıp götürdüler. İngiltere'yle ilgili ne karar aldınız, söyler misin? Almanya, Fransa.. Bunlarla ilgili kararlar alındı mı? AB ülkelerinde oldu, bunlarla ilgili karar alındı mı? "

Birlikte hareket eden yerli ve yabancı medyaya seslendiğini ifade eden Erdoğan, "Dürüst olun, dürüst. Namuslu olun, namuslu. Eğer Tayyip Erdoğan'dan dürüst olmamayı bekliyorsanız, yanılıyorsunuz. Biz buraya dik çıktık, dik duracağız, dikleşmeyeceğiz" dedi.

Erdoğan, çetelerle mücadele ettiklerini, karanlık suç örgütlerini çökerttiklerini, medyanın, yazarların, düşünürlerin, sanatın ve sanatçının üzerindeki baskıyı kaldırdıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: 

"10,5 yıl önce böyle gösteriler yapmayı hiç kimse hayal bile edemezdi. 10,5 yıl önce polisin bu kadar sağduyulu hareket ettiğini hiç gördünüz mü? Mümkün değil. 10,5 yıl önce süreç çok daha farklı çalışıyordu. İnternetin, medyanın, ifade özgürlüğünün bu kadar özgürce kullanılmasını hiç kimse o zaman tahayyül edemiyordu. Şu 18 gün, hukukun, demokrasinin dışına çıkılmasına asla müsaade etmedik. Dediler ki, 'Polis biber gazı kullanıyor'. Ne olacak, kullanmayacak mı? Avrupa Birliği müktesebatına aç bak. Polis, biber gazını kullanır, yetkisi var. En ileri ülkelere bak. Biber gazını kullanıyor mu, kullanmıyor mu? Kullanır, kullanma yetkisi var.  O en ileri ülkelerde hatta kurşun sıkarlar, kurşun. Ölümüne... En ileri ülkelerde... Önce uyarı atışı yaparlar, arkasından daha serti gelir."

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Şimdi böyle bir tablo içerisinde polisimiz, yargımız, demokrasimiz çok zorlu bir sınava tabi tutuldu ama hamdolsun biz bu sınavı başarıyla aştık. Bu ülkeyi, demokrasiyi, hukuku raydan çıkarmak isteyenlere rağmen biz demokrasiyi, hukuku, temel insan hak ve özgürlüklerini öne çıkardık, onların sarsılmasına müsaade etmedik. Hatalar yapılmış olabilir. Yanlışlar olabilir. İstenmeyen manzaralar ortaya çıkmış olabilir… Fakat Ankara'da dün akşam baktım ki yürüyen bir grubun önünde CHP'li milletvekilleri yere çökmüş, oradan poz veriyorlar, şov yapıyorlar. Ne bu? Sen milletvekilisin ya. Milletvekili teröre fırsat vermez, milletvekili ülkesine, devletine yardımcı olur; milletvekilinin yapması gereken budur. Terör estirmek isteyenlerin önünü açmak değildir. Bunlar, terör estirmek isteyenlerin önünü açmıştır. 

İstanbul'da, isim veriyorum, Divan Oteli'ne giren CHP'li milletvekillerinden bir tanesi, benim valime hakaret ediyor, saygısızca. O, kendisinden yardımcı olmasını istiyor, o ise hakaret ediyor. Kim bu? O da CHP milletvekili. Bunların meşrebi, cibiliyeti bu. Bundan vazgeçemezler, bunların tarihi bu. Çünkü bunlar sandıkta alamadıkları neticeyi, buralardan alacaklarını zannediyorlar ama alamayacaklar, mümkün değil. Şunu herkesin çok iyi bilmesini istiyorum; biz polisimizin yanlışı varsa onu sorgularız ama polisimize şiddet uygulayan, sokaklarda çatışan, caddeleri yakıp yıkan, kamu malına, özel mülke zarar verenleri tek tek inceleyecek ve araştıracağız. Bütün MOBESE kayıtlarında bunlar var. Hepsi inceleniyor. Sosyal medyada provokasyon yapanları da araştıracağız, medyada provokasyon yapanları, bu olaylara arkadan her türlü lojistik destek verenleri de araştıracak ve deşifre edeceğiz. Ben merak ediyorum, dünyanın değişik yerlerinden acaba Taksim Meydanı'na girip, bu olayların içerisine karışan yabancıların burada ne işi var? Hatay'da bunları gördük. İşte 4 tanesi şu anda tutuklandı. Olayları organize edenler olarak gördük. Bunları organize edenlerin de bunlar olmadığını kim söyleyebilir?"

"Bu tür okul müdürlerini okullarımızın başında görmeyi asla kabul edemem"

Başbakan Erdoğan, sanatçılara mahalle baskısı uygulayanları ve lise öğencilerine baskı uygulayanları milletin bilmesini istediğini ifade ederek, bazı okulların müdürlerine ve öğretmenlerine şöyle seslendi: 

"Araştırmalar devam ediyor. Ben, bu tür okul müdürlerini okullarımızın başında görmeyi asla kabul edemem. Çünkü biz, bu yavrularımızı size teslim ettik. Anarşist olsunlar diye teslim etmedik. Bunları iyi yetiştirin, iyi okutun, iyi eğitin diye gönderdik, birilerinin mitinglerine, bunları derslerden çıkararak gönderin diye değil."

Aynı şeyin üniversiteler için de geçerli olduğunu söyleyen Erdğan, "İmtihan olduğu gün, 'Bugün okula gelmeyin' diyorlar. Olur mu öyle şey? Bugün olduğu gibi... Sabah 4'e, 5'e kadar tencere tava, hep aynı hava. Tencere tava çalanlar, alanı görmek istiyorsunuz. İşte buyurun size alan. Burada, başı açığıyla, başı örtülüsüyle, 7'den 70'e bir dayanışma, birlik, beraberlik, kardeşlik, vatanseverlik var. Burada kavga, gürültü, yakma-yıkma yok, şefkat var. Ben size inanıyorum. Sizler de bize inanın, bu dönen dolaplara aldanmayın. Bunların hepsini aşarız" diye konuştu.

Erdoğan, medyaya şiddet uygulayanları, Türkiye ekonomisine zarar vermek için açıklama yapanları, tavır belirleyenleri, kendi ülkesine kastedenleri milletin anlamasını isteyerek, "Şunu da açık açık söylüyorum…18 gün boyunca sokak sokak terör estirenlere, benim başörtülü kardeşlerime el uzatanlara, yanında bebeği olduğu halde, hem anneye, hem bebeğe şiddet uygulayan alçaklara, ahlaksızlara, Dolmabahçe Bezmi Alem Validesultan Camisi'ne ayakkabıyla giren, 3 gün orayı işgal edenlere, orada alkol kullanan saygısızlara, hukuk dairesi içinde gereken hesabı mutlaka soracağız" dedi.

aa

478 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın