• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Almanya'da Fabrika işçiliğinden milletvekilliğine

Almanya’da geçtiğimiz hafta düzenlenen seçimlerde Sol Parti’den federal parlamentoya milletvekili seçilen Azize Tank’ın hikayesi filmlere konu olacak türden. Türkiye’de memurken tek kelime Almanca bilmeden Almanya’ya giden ve burada fabrika işçisi olarak çalışmaya başlayan Tank, önce ilçe belediyesinde yabancılar sorumlusu oldu ardından da 63 yaşında siyasete girmeye karar vererek milletvekili seçildi. Tank ve Alman eşinin hayali ise emekliliklerini Ayvalık’ta geçirmek. Hayalleri Türkiye  Türkiye’de doğup büyüyen Tank, liseyi bitirdikten sonra memur olarak çalışmaya başladı. 22 yaşına geldiğinde ise tek bir yere bağlanıp yaşamak istemediğini fark ederek yeni yerler gezmek, yeni diller öğrenmek için bir başka ülkeye gitmeye karar verdi.  Aslında Fransızca kulağına çok hoş geldiği için Fransa’ya gitmeyi amaçlıyordu ancak hayat onu Almanya’ya sürükledi. “Almanca’yı çok kaba buluyordum” diyen Tank tek kelime Almanca bilmeden, göçmen statüsü ile Almanya’nın yolunu tuttu. Burada çalıştığı fabrika sayesinde oturma ve çalışma izni alan Tank, hayallerinin peşinden koşmaya devam etti.  Orada Türk çevresine kapanıp kalmak yerine Almanca öğrenmeye, Almanlarla vakit geçmeye başladı. Daha sonra Başkent Berlin’in Charlottenburg-Wilmersdorf ilçe belediyesinde yabancılar sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Görevi sırasında tanıştığı avukat Eberhard Schultz’a aşık oldu. Her tatilinde zamanının büyük kısmını geçirdiği Ayvalık’ı aşık olduğu adamın da görmesini istedi. Beraber İstanbul’un yolunu tuttular. Pasaport kontrolü sırasında, Eberhard’a “Giremezsin” dediler.  1999’da Abdullah Öcalan tutuklandığında Eberhard, insan hakları davalarına bakan bir hukuk bürosunda çalışıyordu. Buraya AİHM’deki davalara bakması için Öcalan adına başvuru yapılmıştı. Eberhard o dönem bu teklifi kabul etmişti. Bu davanın avukatlığını hiç yapmamış olmasına karşın, Eberhard aşık olduğu kadının doğduğu topraklara, ‘Öcalan’ın avukatı olduğu gerekçesiyle’ alınmadı. Sonrasında bir daha hiç Türkiye’ye gelmeyi denemedi ama çiftin şimdi geleceğe dair en büyük hayali emekliliklerini Türkiye’de geçirmek.  Eşiyle Türkiye’ye henüz gelemese de 2 kızı ve ailesiyle bol bol gezerek, mutlu bir hayat süren Tank, 63 yaşında da siyasete atılmaya karar verdi. “Yediğimiz her lokma politikadır. Biri küçük lokma yerken neden diğeri büyük lokma yiyor diye sormak politikadır” diyen Tank, zaten uzun zamandır içerisinde olduğu kadın hareketi konusunda daha aktif rol alabilmek için milletvekilliğine adaylığını koydu. Yapılan genel seçimin ardından Sol Parti’den Federal Meclis’e girmeye hak kazanan Tank, seçilebileceğini hissettiğini söylüyor.

Aşırı sağcılardan tehdit mektubu  Hem bir yabancı hem de kadın olmanın zorluklarını yaşadığını anlatan Tank, “Kızıma hep, ‘Önemli konumlara gelebilmen için bir erkekten iki kat daha iyi olmalısın, yabancı kökenli olarak da diğerlerinden 3 kat daha iyi olmalısın’ diye nasihat ederdim. Gerçekten de seçim sürecinde birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kaldım. Evime ülkenin aşırı sağcı NPD partisine mensup birinden tehdit mektubu geldi. Mektupta burayı terk etmem söyleniyordu. Zamanında Yahudilere karşı dile getirilen söylemler vardı. Mektubu alır almaz suç duyurusunda bulundum” diyor.  Tank’ın seçim öncesinde yaşadığı tedirginlikler bununla da sınırlı kalmamış. Evlerinin etrafında “dikkat çeken” insanlar dolaşıp, fotoğraflar çekmeye başlamış. ‘Komşularımız bunları görüyor, bizi sık sık uyarıyordu’ diyen Tank tüm bunların kendisine daha da güç verdiğini söylüyor; “Şimdiye kadar hiç kimseden korkmadım. Hatta tüm bunlar beni daha da kamçılıyor. Biz bugün parlamentoda 11 Türk’üz, bir dahakine 22 kişi oluruz.” Tank’ın şimdiki hedefi önce kadın haklarını savunmak daha sonra da diğer ülkelerle kültür ve eğitim alışverişine yönelik yeni projeler geliştirme.
dha



343 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın