• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Avrupa'da İdeolojiler Örgütleniyor

Hollanda'da göçmen ve Müslüman karşıtı tutumuyla tanınan aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders'in geçen hafta Fransız Ulusal Cephe (FN) lideri Marine Le Pen ile görüşmesi, gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Wilders, Lahey'de bir araya geldiği Le Pen ile Avrupa'da işbirliği kararı almıştı.

Anketlere göre, oy oranı hatırı sayılır düzeye erişen Le Pen ile ortak hareket etmek isteyen Wilders'in öncellikli planı, Avrupa Parlamentosu (AP) çatısı altında kendi görüşlerine yakın aşırı sağcı partilerle ortak bir grup kurmak. Wilders bu yolla, AP'de daha etkili sonuçlar almayı arzuluyor.

Hollanda'nın Avrupa Birliği'nden (AB) ve ortak para birimi avrodan çıkmasını, sınırların göçmenlere kapatılmasını isteyen Wilders, bu kapsamda benzer işbirliklerini diğer AB ülkelerinde de arayacağı mesajı veriyor sıklıkla.

Wilders, Fransız Ulusal Cephe'nin dışında İsveç Demokratları, Belçika'daki Flaman Menfaati, Avusturya'daki Özgürlükçüler Partisi, İtalya'daki Kuzey Ligi, Finlandiya'daki Gerçek Finliler Partisi ve Danimarka Halk Partisi'yle ortak işbirliği arayışında.

Wilders'in Le Pen ile işbirliği kararı, parti tabanında destek gördü. Anketlere göre, PVV tabanının yaklaşık yüzde 80'i, iki aşırı parti arasında varılan işbirliğini olumlu bulurken, karşı çıkanların oranı yüzde 2 civarında.

Göçmenler olumsuz etkilenebilir

AP'nin İşçi Partili (PvdA) üyesi Emine Bozkurt, Wilders'in istediği bu grubun kurulması halinde aşırı sağ blokun sesinin daha çok çıkabileceği uyarısında bulundu. AP'de grup kurmanın maddi yardımlardan daha çok istifade etme anlamına geleceğine de vurgu yapan Bozkurt, göçmen karşıtı partilerin bu yolla Brüksel'de alınacak kararlar üzerinde etkili olabileceklerini dile getirdi.

Aşırı sağ blokun kurulmasının aynı zamanda Avrupa genelinde yaşayan göçmenleri olumsuz etkileyebileceğinin altını çizen Bozkurt, bu partilerin göçmen haklarını kısıtlama girişiminde bulunabileceğini söyledi. Bu açıdan bakıldığında AP seçimlerinin öneminin daha da arttığına işaret eden Bozkurt, özellikle göçmenlerin etkili bir şekilde sandık başına giderek oy kullanmaları gerektiğini ifade etti. Bozkurt'a göre, aşırı sağ partilere en güzel cevap sandık başında verilmeli. 

Partilerin AB konusundaki görüşleri

Hollanda'da mecliste temsil edilen siyasi partilerin hemen hemen hepsi küçük farklara rağmen AB'nin devamından yana görüş ortaya koyuyor. Tek istisna Wilders'in lideri olduğu PVV.  

AB'nin genişlemesine karşı çıkan PVV, bir adım daha ileri giderek Hollanda'nın birlikten ve ortak para birimi avrodan ayrılmasını, kamu binalarından kullanılan AB bayrağının indirilmesini savunuyor. Ekonomik krizin sebebini göçmenler ve AB politikalarına bağlayan PVV, Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ekonomik kriz yaşayan ülkelere yapılan yardımların ise sonlandırılmasını istiyor.

Wilders'in bu aşırı taleplerine karşın merkez partileri genelde AB'ye destek veriyor. Başta iktidar ortakları Liberal Parti (VVD) ile İşçi Partisi (PvdA) olmak üzere Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar, AB'ye destek veriyor ancak birliğin genişlemesine kaygıyla bakıyor. Muhalefetteki Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA) de birliğin bazı yetkilerinin kısılmasını istiyor. CDA, basın özgürlüğü, çevre, emeklilik, göçmenlik ve aile birleşimi ile küçük ölçekli inşaat alım projeleri gibi alanlarda karar yetkisinin Brüksel yerine ulusal hükümete devredilmesi gerektiğini düşüncesinde. CDA ayrıca AB üyeliği konusunda referanduma gidilmesi yönündeki düşüncelere sıcak bakıyor.

Le Pen sisteme karşı

Fransa'da son dönemde giderek güçlenen FN, AB'nin ortak para birimi avroya şiddetle karşı çıkıyor. Parti lideri Marine Le Pen, AB ile ilgili yaptığı açıklamalarda, Fransa'da ekonomideki kötü gidişi Paris'in Avro Bölgesi'nde bulunmasına bağlıyor. 

AB Komisyonu'nun birlik ülkelerinin ekonomileriyle ilgili aldığı kararlar ve çalışmalar da "Fransa'nın egemenlik hakkı" ihlal edildiği gerekçesiyle Le Pen'in eleştirdiği unsurlar arasında yer alıyor.

Oy oranı yüzde 15'in üstüne çıkabilen FN, yabancı göçmenlere de karşı ve Fransa'nın artık kapılarını göçmenlere kapatmasından yana görüş belirtiyor. Fransa'da işsizlik oranının ve suç oranının artmasında yabancı göçmenleri "günah keçisi" haline getiren Le Pen, Müslümanları da "uyum sağlamadıkları" gerekçesiyle eleştiriyor.

FN güçleniyor

Fransız siyaset sisteminde bütün seçimler iki turlu. Seçimlerin iki turlu olması nedeniyle yüzde 15-20 oranında oy potansiyeline sahip olan FN, bu potansiyeli  meclise ve yerel yönetimlere yansıtamıyor. Merkez sağ ve merkez sol, ikinci turda aşırı sağcı parti adayı yerine merkezde yer alan diğer rakip parti adayına oy atmayı tercih ediyor.

Aşırı sağ, sadece AP seçimlerinde, oy potansiyelini göreceli olarak sandığa daha iyi yansıtabiliyor. Jean Marie Le Pen siyaseti bıraktıktan sonra yerine geçen kızı Marine Le Pen'in göreceli olarak daha ılımlı bir söylemle seçmenlerin karşısına çıkması, bu partiye olan oy oranını son dönemde artırdı.

Aşırı sağ seçmen genelde "anahtar rolü" oynadığı için, gerek merkez sağ, gerek merkez sol partiler, aşırı sağın oyunu alabilmek için bu siyasi eğilimin politikalarını ve söylemlerini kullanma yoluna gidebiliyor.

aa

420 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın