• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

Bayramda yüreklerin üzerindeki ağır yük olan küskünlükleri ortadan kaldırın ve birbirlerinize sevinç taşıyın

Kurban bayramının milletimize, âlemi İslam’a hayırlar, bereketler, barış ve huzur getirmesini niyaz ediyorum.  Kurban bayramında bizim yapacaklarımız var. Bir bayram ilmihali var, ona riayet etmek zorundayız. Her kardeşimizin her şeyden önce bayramda ilk yapacağı, bayramın sevincini yüreğinde hissetmesi ve bu sevinci çocuklarıyla, ailesiyle, akrabalarıyla, dostlarıyla paylaşmasıdır. Bayramın en büyük ibadeti sevinçtir. Kurban etinden önce bu bayram sevincini paylaşmak en büyük değerdir. İslam’da en fazileti şey, müminlere sevinç taşımaktır. Bugün Müslümanlar birbirlerine hüzün, şiddet, ıstırap taşıyor. Hâlbuki bayramlar birbirimize sevinç taşımak için vardır.

“Türkiye’deki bütün kardeşlerime çağrım yüreklerin üzerindeki ağır yük olan küskünlükleri ortadan kaldırın ve birbirlerinize sevinç taşıyın…”

Bayramda dikkat edeceğimiz bir diğer husus ise, yüreklerin en ağır yükü olan küskünlükleri ortadan kaldırmaktır. Gerek ülkemizde gerek İslam dünyasında Müslümanlar tutkulardan dolayı birbirlerine karşı acımasız olabiliyorlar. Her türlü öfkelerini, gazaplarını ifade etmekten çekinmiyorlar. Sebeplerine baktığımızda bir güç, makam ve mevki tutkusunun öne çıktığını görüyoruz. Türkiye’deki bütün kardeşlerimize çağrım; bir defa yüreklerin üzerindeki ağır yük olan küskünlükleri ortadan kaldırın ve birbirlerinize sevinç taşıyın.

“Bayramı vesile ederek herkes birbirlerine sevinçlerini taşısın…”

Son yıllarda bilhassa bu sosyal medya imkânı ortaya çıktıktan sonra üzülerek belirteyim insanlar bu yolla birbirlerine sevinç ve güzellik taşıma imkânı varken insanlar sosyal medya aracılığıyla birbirlerinin yüzüne söyleyemeyeceği her türlü öfkeyi, gazabı, nefreti, sövgüyü söyleyebiliyorlar. Bu son derece üzücü bir durumdur. Bayramı vesile ederek gerek yüz yüze gerek söz söze hiç kimse kimseye hakaret etmesin. Hiç kimse hiç kimseye güç tutkusu uğruna öfkesini ifade etmesin. Herkes birbirlerine sevinçlerini, müjdelerini taşısın çağrısında bulunuyorum.

“Bayram yapamayanlara bayram yaptırmak bayramın en büyük kazanımı olacaktır…”

Bir diğer husus, bayram yapamayanlara bayram yaptırmaktır. Hastane köşelerindeki hastalarımız, hapishanelerde mahkûmlar, yetimhanelerde boynu bükük yavrular, huzurevlerinde ailelerinden ayrı yaşayan yaşlılarımız, bütün bunları ziyaret ederek bayram yapamayanlara bayram yaptırmak bayramın en büyük kazanımı olacaktır.

“İslam medeniyeti hayvan haklarını bütün dünyaya anlatan ilk medeniyettir…”

Kurban bizi Allah`a yaklaştıran ibadettir. Bu ibadeti yaparken bizi Allah`tan uzaklaştıracak her türlü davranıştan uzak durmalıyız. Bir kedinin hapsedilerek ölümüne sebep olmanın cehennemlik bir davranış olduğunu, susayan bir köpeğe ayakkabısında su vermenin cennetlik bir davranış olduğunu söyleyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Cübbesinin ucunda uyuyan kediyi uyandırmamak için cübbesinin o kısmını kesen büyükler Peygamberin (sas) terbiyesinde yetişen insanlardır. İslam medeniyeti, bütün dünyaya hayvan hakları tabirini, hak ve hayvan kelimesini birlikte kullanan ilk medeniyet olmuştur.

“Kurban ibadetini asla bir tartışma konusu yapmamalıyız…”

Kurban bayramında hayvanlara eziyet ederek kurban kesmekten uzak durmamız gerekiyor. Uzak durmamız gereken bir husus da, bu tür olumsuzlukları görerek, hac ibadetinin de bir parçası olan kurban ibadetini tartışma konusu yapmamalıyız. Kurban, bayram, hac bunlar aslında İslam ümmetine tarih sahnesinde süreklilik kazandıran çok önemli simgelerdir. Biz bayram yaptığımız için kurban kesiyoruz; kurban kestiğimiz için bayram yapmıyoruz. Dünyanın her tarafından müminlerin kestiği kurbanlar, hac ibadetinin bir parçasıdır. Onlar da aynı saatte kurban keserek uluslararası iman şölenine katılmış oluyorlar.

Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Başkan Görmez, İslam dünyasındaki gelişmeler ve ortaya çıkan bazı aşırı gruplarla ilgili şunları söyledi;

“IŞİD, Boko Haram, Eş-Şebab gibi yapılar şiddetin, işgalin, sömürgelerin gölgesinde yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin cehaletle buluşarak meydana getirdikleri yapılardır…”

IŞİD, Boko Haram, Eş-Şebab, bütün bu yapıları ortaya çıkaran iki sebep vardır. Bir harici, diğeri dahili sebepler. Müslümanlar hep harici sebeplere vurgu yapıyor; ama dahili sebepleri söylemekten çekiniyor. Bunlar şiddetin, işgalin, sömürgelerin gölgesinde yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin cehaletle buluşarak meydana getirdikleri yapılardır. Bunun dahili sebepleri bence dinle hayat arasında, akılla vahiy arasında doğru ilişkiyi kuramamaktır. Ben bilhassa bu hareketlerin içinde bulunanların hangi eğitimleri aldıklarının, nasıl eğitimden geçtiklerinin, İslam dünyasında konuşulması gerektiğini düşünüyorum. İnsan yetiştirme düzeneklerimizi yeniden gözden geçirmek zorunda olduğumuzu söylüyorum. Bu son derece önemlidir.

“Şiddeti kutsayan, savaşta da olsa ahlak tanımayan, Peygamber mezarlarını tahrip etmeyi ibadet sayan bir anlayışın İslam ile alakası olamaz…”

Şiddeti kutsayan, vahşeti takdis eden savaşta da olsa ahlak tanımayan, toplumlara soykırım uygulayan, Peygamber mezarlarını tahrip etmeyi ibadet sayan bir anlayışın İslam’dan, İslam’ın bir mezhebinden neşet ettiğini kimse söyleyemez.

“Başka bir milletin toprakları üzerinde, başka bir ülkenin kurulması tam da böyle bir Tevrat yorumundan kaynaklanmıştır…”

Aslında insanlık bu tür din yorumlarına çok da yabancı değildir. Neredeyse bir asra yakındır İslam dünyasındaki bütün şiddetlerin, olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen, bizatihi başka bir milletin toprakları üzerinde, başka bir ülkenin kurulması tam da böyle bir Tevrat yorumundan kaynaklanmıştır.

“Yeryüzüne barış getiren İslam`ın yeryüzünde barışı tehdit eder hale getirilmesini sadece IŞİD ile izah etmek, doğrusu insanların aklıyla alay etmek anlamına gelir…”

Dini metinlerle hayat arasında doğru ilişki kurmak, Peygamberimiz`i, Kur`an-ı doğru anlamak son derece önem arz etmektedir. Bugün küresel ölçekte İslam`la ilgili artık yaşanan en büyük sorun sanki bir irade şunu istiyor, İslamiyet`in herhangi bir ülkedeki varlığı, bir güvenlik ve bir meşruiyet sorununa dönüşsün. Maalesef, üzülerek belirteyim, yeryüzüne eman getiren bir dinin varlığı, artık bir güvenlik tehdidi olarak görülmeye başlandı. Yeryüzüne barış getiren İslam`ın varlığı yeryüzünde barışı tehdit eder hale getirildi. Bunu sadece IŞİD ile Boko Haram`la izah etmek doğrusu insanların aklıyla alay etmek anlamına gelir. Bunların hem dahili hem de harici sebepleri üzerinde düşünülmesi gerekir.



238 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın