• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis

İslam Ülkeleri Büyükelçileri iftar sofrasında buluştu.

İslam Ülkeleri Büyükelçileri iftar sofrasında buluştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam ülkelerinin Ankara Büyükelçilerini iftar sofrasında buluşturdu. Diyanet İşleri Başkanlığının Ankara’da düzenlediği iftar programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçileri İftar Programına katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür etti.

Ramazanın, İslam coğrafyasına barış, huzur, adalet ve merhamet getirmesini dileyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam dünyasında yaşanan gelişmelere değinerek “Bugün topyekûn dünyanın, coğrafyamızın ve İslam âleminin içinden geçtiği süreçleri sadece bir terör ve şiddet krizi, sadece bir güvenlik krizi olarak değerlendirmek yanlış olur. Coğrafyamızda yaşanan krizin adını doğru koymak gerekirse bu bir medeniyet krizidir” dedi.

Yaşanılan medeniyet krizinin tarihte eşi benzeri olmadığını, bu medeniyet krizinin gelecek kuşaklara izahının da yapılamayacağını dile getiren Başkan Görmez, İslam ülkelerinin büyükelçilerine hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“Coğrafyamızda yaşanan krizin adını doğru koymak gerekirse bu bir medeniyet krizidir…”

Yaşadığımız krizleri sadece Arap baharının getirdiği siyasi krizler olarak değerlendirmek yahut bir dini problem, bir mezhep çatışması, bir Sünni-Şii veya Şii-Selefi ihtilafı olarak değerlendirmek eksik ve yanlış olur. Coğrafyamızda yaşanan krizin adını doğru koymak gerekirse bu bir medeniyet krizidir. Hem de tarihte eşi benzeri görülmemiş bir medeniyet krizi ile karşı karşıyayız. Belki bugün, bu yüzyılın başında başlayan medeniyet krizinin en dip dalgalarını yaşıyoruz. Yüzyıllık tarih içerisinde bu krizin meydan okumalarına verdiğimiz cevaplar büyük oranda geçerliliğini yitirmiştir. Söz konusu cevapları, bugünün genç kuşaklarına ve gelecek kuşaklara hiçbir şekilde aktaramadığımız gerçeğinden de anlıyoruz. Bu tarih boyunca karanlıkları aydınlatan, nice medeniyetler kuran İslam’ın cevapsız kaldığı anlamına asla gelmemektedir.

“İlim, hikmet ve marifet yolunu terk etmeden Kuran’ı ve sünneti bu asrın idrakine yeniden takdim edebilmeliyiz…”

Tarih boyunca yeryüzüne rahmet ve adalet dağıtan bu medeniyetin kitabı, Kerim Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve onu yaşanmış bir hayata dönüştüren Sevgililer Sevgilisi Muhammed Mustafa’nın örnek hayatı ve sünneti seniyesi hepimizin önündedir. Yeter ki biz ilim, hikmet ve marifet yolunu terk etmeden Kitabı ve sünneti bu asrın idrakine yeniden takdim edebilelim.

“Kerim Kitap olmadığı zaman adaletin yegâne belirleyicisi güç olur…”

Kur’an-ı Kerimde ‘Hadid’ ismini taşıyan bir sûre vardır. ‘Hadid’ ‘demir’ demektir. Bu sûrede kitap, terazi ve demir birlikte geçmiş Allah’ın peygamberlerle birlikte gönderdiği üç büyük nimet olarak tadat edilmiştir. ‘Andolsun biz peygamberlerimizi açık kanıtlarla gönderdik, beraberlerinde kitap ve adalet terazisini de indirdik ki insanlar hakkaniyete uygun davransınlar. Bir de demiri indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için yararlar vardır. Böylece Allah, görmeden iman ederek kendisine ve peygamberlerine yardım edecekleri ortaya çıkaracaktır. Şüphesiz Allah güçlüdür, üstündür’ Kerim Kitabımızda bu üç kavramın birlikte zikredilişi içinden geçtiğimiz medeniyet krizini anlatmak bakımından manidardır. Zira mizan, yani adalet olmadığı zaman Kitap demire yani güce dönüşüp insanları öldürme aracına dönüşebilir. Kitap olmadığı zaman mizanın yegâne belirleyicisi güç olur. Adaletin gücü değil gücün adaleti hâkim olur. Hadid yani güç olmadığı zaman da Kitap mizansız bir teoriler manzumesine dönüşür.

“İslam coğrafyasında yaşanan sorunların çözümü, adaleti ayakta tutmaktır…”

Biz Müslümanlar bugün Kitabı elimizde bulunduruyoruz. Mizanı kaybettiğimiz için demir, kitabı çiğniyor. Kaldı ki sahip olduğumuz demir kendi emeğimiz ile ürettiğimiz demir de değil. Başkalarının elimize verdiği demirlerle kitabı çiğniyoruz ve mizanı yok ediyoruz. Çare önce mizanı yani adaleti ayakta tutmaktır. Kendimizle Rabbimizle ötekiyle ve bütün kâinatla aramızdaki ilişkileri doğru kurmaktır. Bunu kurarken kitabın ilim ve hikmet yolundan sapmamaktır. Sonra demire yani güce sahip olmaktır. Ancak gücün ahlakına değil ahlakın gücüne teslim olmaktır.

“Gelin Gönüller Yapalım…”

Diyanet İşleri Başkanlığı, her sene ramazan ayında toplumun ihtiyaç duyduğu bir konuda farkındalık oluşturmak adına bir tema belirlemektedir. Bu sene de tüm kırık gönülleri yeniden imar etmek ümidiyle  “Gelin Gönüller Yapalım, Bu Ramazan ve Her Zaman” olarak belirledik. Gönülleri imar ederken bunun bir sonucu olarak kardeşliklerimizi, dostluklarımızı, ülfet, muhabbet ve kurbiyyetimizi daha da güçlendirmeyi amaçlamaktayız. Allah, bizleri ramazanı layıkıyla yaşayanlardan ve ramazanda kazandıklarıyla bayramı hak edenlerden eylesin. İslam dünyasının üzerine çöken tüm acılardan, dertlerden, ıstıraplardan bir an evvel kurtulması, ramazanın iyiliği, hayrı, marufu ve ihsanı dünyaya egemen kılma ayı olması, ramazan bayramının da uhuvvetin bayramı olması, Rabbimden en büyük dua ve niyazımdır.

175 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın