Ayrımcılık bu deneyle belgelendi.

Bir araştırma Almanya'da Türk ismiyle ve başörtülü vesikalık resimle yapılan iş başvurularının kabul edilme şansının son derece az olduğunu ortaya çıkardı.

Çalışmanın Geleceği adlı enstitünün yaptığı araştırmaya göre, baş örtülü kadın adayların yetenek ve uygunluk açısından aranılan aynı niteliklere sahip olan başörtüsüz kadınlara kıyasla iş görüşmesine davet edilme ihtimali yüzde 25'i geçmiyor.

Linz Üniversitesi öğretim görevlisi ekonomist Doris Weichselbaumer aştırma amacıyla Alman şirketlerine 1.500 dolayında hayali iş başvurusu göndermiş. Aranılan niteliklere sahip iki başvuru sahibinden birinin adı ‘Sandra Bauer', diğerinin ise ‘Meryem Öztürk' imiş. Üçüncü başvuru sahibinin formunda başörtülü bir de vesikalık resmi bulunuyormuş.

İş başvurularına gelen yanıtları değerlendiren enstitü ‘yabancı isimli ve başörtülü iş arayanlara bilerek ya da bilmeyerek ayrımcılık yapıldığı' sonucuna varmış. ‘Sandra Bauer' adıyla yapılan başvuruların yüzde 18,8'ine iş görüşmesi daveti gelirken, ‘Meryem Öztürk'ün aldığı olumlu yanıtlar yüzde 13,3'te kalmış. Başörtülü resimle iş başvurusu yapan hayali kadını müracaat ettiği her 25 şirketten sadece biri iş görüşmesine çağırmış.

Meryem'in iş bulması zor

Doris Weichselbauer başörtülü başvuru formlarında ‘yüzünü gösteren ve boğazı da tamamen kapatmayan tarzda kullanıldığı için adayın katı dindar olmadığını belli eden başörtüsü bağlama yöntemini' kullanmış.

Daha yüksek vasıflı eleman arayışında ayrımcılık daha da artmış. ‘Meryem Öztürk' muhasebeci olabilmek için ‘Sandra Bauer'in 7,6 katı, sekreterlik için ise 3,5 katı kadar başvuru yollamak zorunda kalmış. Enstitünün değerlendirmesinde, ‘yüksek düzeyli görevlerde, yeterlilik derecesi ne olursa olsun, Müslüman kadınların daha az dikkate alındığı' belirtiliyor.

Araştırmayı yapan Doris Weichselbauer ‘Batıda kadının İslam kültür çevresindeki konumuna işaret edilirken, Müslüman kadınlara Batı toplumunda yapılan ayrımcılıkla ilgilenilmemesini' eleştiriyor.

DW