Bir tutam Sosyoloji, biraz Felsefe, Bir tutam da gelenek, birazcık da deger işte siz ve işte Etikleriniz.
----

Bu defalık ilk defa yazımıza bir soru ile başlayalım.

Freni tutmayan bir tren hızla bir makasa doğru yaklaşmakta ve siz bir tren makasının başındasınız.

Makası değiştirmeseniz hızla gelen tren ileride çalışan 8-10 işçinin ölümüne sebeb olacak.

Değiştirirseniz diğer tarafta çalışan 1 işçi canından olacak.

Tercihinizi hangi yönde kullanırdınız ?...

Elbette pek çok insanın canına karşı 1 kişinin canından olması mantıklı değilmi? Sonuçta 8-10 kişinin hayatını siz kurtarmış olacaksınız. Siz adeta bir kahramansınız.

Senaryoyu değiştirip şimdi birde böyle düşünün,

Eğer makası değiştirdiğinizde paramparça olup ölecek o tek kişi, Kardeşiniz, Babanız veya Çocuğunuz, Eşiniz ise !..

Tercihlerinize ne oldu !....

------

Yine bir soru:
İnsan öldürmek bütün insanlığın kabul ettiği güzel bir şey değil. Çirkin ötesi bir davranış toplumda muhabbet hapisten tutun da idam edilmeye varan karşılıkları yaptırımları sözkonusu.

Ya peki aynı fiil bir savaşta yada bir askeri operasyonda gerçekleştirildiğinde insanları öldüren bu kişiler bir kahraman ilan edilip ödüllendirilmekte.

Neticede her canlı varlık gibi bizlerde bir  gün hayatımızı sonlandıracağız. Normal bir ölüm mü yoksa ulvi değerler uğruna (Şehid olarak) bir ölümü tercih ederdiniz.
Neticede nötr olarak baktığınızda gerçekleşen olgu ölüm.

Tercihimiz hangisi olurdu.

-----
Mağazadan aldığınız 1 milyon adet üretilmiş bir bardak sizin için sıradan bir bardaktır.

Kırılıp kaybolsa da sizin için pek bir önem arzetmez. Dönüp bakmazsanız bile. Layık olduğu yer çöp'tür. İhtiyacınız söz konusu olduğunda ise gider yenisini alırsınız.

Peki ya o bardak annenizin vefat etmeden az önce her su içtiğinde kensini sevdiğini hatırlaması için son nefesinde size hediye ettiği bir bardak olsaydı. Farklı bir anlam kazanırmıydı sizin için.

O bardak sizin için paha biçilmez değer arzedermiydi?.

-----
Hayatımız öyle değil mi?...
Eğer bizi şekillendiren maneviyatımız dini ahlaki değerlerimizi ettiklerimiz yoksa hayat sizin için bir anlam ifade edermiydi.

Din diye tabir ettiğimiz ilahi eğitim düzeni aslında ahlaki etik insani değerleri oluşturan başlı başına bir sistem ve anlam dizilimi. Eğer kendi canınızdan vazgeçip feda edebileceğiniz bir değer sözkonusu ise bu sizin yükleyeceğiniz O yüce anlamdan dolayı bir şeref ve şehadettir.
Onun için doğru etik ve ahlaki algılar üzerine dini anlayış inşa edilmeli İnsani duygular bu değerler üzerine yüceltilmelidir.
Bir kez daha ortaya çıkmaktadır ki bizi biz yapan, aslında inançlarımız ahlaki ve etik değerlerimiz. Başkası için canını verebilen tek biyolojik varlıklar ya annelerdir, ya da ulvi duyguları için insanlar. Bütün etik değerlerimizi bir anda hayatınızdan silerseniz içgüdüleri ile davranan biyolojik bir hayvan olmaktan öte hiçbir yere gidemezsiniz.

Aslında yaptığınız fiillerle hayatınıza bir anlam kazandıran sizlersiniz.

Namazınızı kulluk için kılarsanız namaz, spor için yaparsanız bir hareket diziliminden başka bir şey ifade etmez.

Diğer ibadetlerde aynıdır.

Toplumlar ve etik değerler bir değer yargısı üretir ve siz de o etikler üzerine hayat inşaa edersiniz. Lut (Asm) kavmindeki sapmışların normal diğerleri anormal kabul edip de insanlarla alay edip "demek siz hani şu namuslu olanlardansınız ha!.." deyip aşağılayıp alay etmeleri ve cahiliyeye döneminde kız çocuklarının diri diri gönülmesi o zamanın etik değerlerine göre bir şeref o günün toplumunda saygınlık başarı bir mevki idi. Yigit ve cesur olmayan kişi kızını diri diri kurban edemez. Sıradan her kişi de Lut kavminin seçkinleri (!!! sapkınları) arasına alınmazdı.

Buradan da anlaşılıyor ki, değerlerimiz en değerli olmalı, hem de bütün bu değerler manzumesini yaratan Alemlerin Rabbi tarafından kabul görmeli.

Aslında şu soruyu sormalı insan.

Kabul ettiğimiz değerlerimiz Rahmani mi ?...

Hayatınız her alanında tercih ve etikleriniz en yüce, degerler manzumesi olan Kur'anca ve Rahman'ca olsun.