• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/medyaparis
  • https://twitter.com/medyaparis
Okuyucu mektupları; 'En değerli yatırım insana yapılandır diyoruz ama kimse insana yatırım yapmıyor artık.'

 

 

 

 

 

 

En değerli yatırım insana yapılandır diyoruz ama kimse insana yatırım yapmıyor artık.

      Zamanımızda özellikle  genç nesilden  çok şikayet eder olduk. Şimdiki gençlerde hiç utanma yok, terbiye yok, düşüncesizce davranıyorlar eski değerlerimiz nerede diye başlayan  cümlelerleri bizim zamanımızda böylemiydi... diyerek bitiriyoruz. Aslında  çektiğimiz kendi cezamızda farkında değiliz.

        Özüne aslına uygun değerlerini unutmuş, Allah'ın Ali imran süresinin (196-197 ) "Kafirlerin refah içinde  diyar diyar dolaşması  sakın seni aldatmasın. Onların bu   refahı az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası" ayeti ile  uyarıldığı halde , dayatılan sahte hayatların ve yaşam tarzlarının peşinde koşmaktan kendini alamamış, kendisine emanet verilen çocuklara gereken ilgiyi bir türlü gösterememiş, Sizin için çalışıyorum ben kim için koşuşturuyorum demekten öteye geçmemiş ilgisi ve alâkası  çünkü.

      Oysa dünyaya geldiğinde ne kadar  çok sevinmiş, etrafındankilerden  tebrikler almıştı. Sonrasında el bebek gül bebek büyütmüştü. Her hareketiyle mutlu olmuştu. Aynı çocuk bende bir bireyim artık benimde kararlarım var, bana gerken değeri verin dediğinde , hükmediciliği  gittiği için mi, yoksa değerleri değiştiği için mi  bir türlü gerekeni yapmamış, bebekken gösterdiği ilginin üçte birini bile çok görerek kendine göre  varsaydığı
değerlerin peşinde koşmuştu.

     Kendini  rahat ifade edemeyen birey adayı çocuklarda toplumda kabul görmek için değerlerini değiştirmek zorunda  mı kalmıştı acaba.

     Sevgi insanın tabiatı için gerekli iken, hayatın argümanları içinde boğulmuş bir halde küçücük bir sevgi latifesini  dahi çocuğundan esirgeyen , şu an meşgulüm, başka zaman, off yorgunum gibi cümlelerle geçiştirdiği yaşamını kendi elleri ilemi yalnızlaştırmıştı.

    Neden sevgiyi hayatının en sonlarına yerleştirmişti.

    Aslında değişen kendi değerleri idi de onlar yeni nesli suçlamaktan kendilerini göremez halemi gelmişlerdi.

    Tabiki onlar mecburdu, çalışmasa  kariyer yapıp çok kazanmasa karınları nasıl doyacaktı, temiz olmasa evden mikrop kaparlardı sonra çocukları. Oysa bilgisayar başında  yalnızlaşan nesil   ne virüslü mikroplar kapıyordu da  haberleri yoktu.

    Onlara göre yedikleri önünde yemedikleri arkasındaydı nelerini eksik etmişlerdiki. Nankördü be bu yeni nesil hiç doymak bilmiyorlardı verdikçe fazlasını istiyorlardı.

    Bir bilselerdi doyumsuzluğun sevgi açlığından kaynaklandığını,  bir görselerdi yeni neslin değerlerinin, kendi değerlerini bırakarak sahte değerler peşinde koşturan kendilerinden kaynaklandığını belki hatanın neresinden dönülürse kardır misali düzelebilirdi herşey. Fakat görünen o ki görmek bir yana gözler gittikçe körleşiyordu.İnsanlar yeni nesli kendi elleri ile aslını bozuyor bir de bundan şikayet ediyorlardı.

    Mutluluk yaratılışlarında  gizli bir hazineyken onu keşfetdemeyen insan, verilen  emanetlerin bile değerini kavrayamadı.Kendi işbilmezliğini sürekli birilerine fatura etti.Kendinin değiştiğini  sanan insan değerlerini  değiştirdiğini fark edemedi.

      Rabbinin , ona buyur kulum diye verdiği değeri bile, değerlendiremedi.

H.Bilgin

  
1014 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın